coğrafya dünyası




COĞRAFYA DÜNYASINA HOŞ GELDİNN..

This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Coğrafyanın İnsan Yaşamı Üzerine Etkisi


İnsanın ilk ortaya çıkışından itibaren ve bundan sonraki süreçlerde, coğrafya insanların yaşam biçimlerinde büyük bir etkiye sahiptir. İnsanlar tarihi süreç içerisinde yaşayış özelikleri bakımından birbirlerinden ayrılmaya başlamışlardır. Buna binaen insanların yaşayış şekilleri toplumdan topluma farklılık arz eder. Bu farklılığın oluşmasında toplumların beslenme, giyim, çalışma, yerleşim biçimleri, uğraş alanları ve dilleri gibi etkenler önemli yer tutar. Toplumların farklılaşmasında, farklılığı oluşturan etkenlerin teşekkülünün temelinde coğrafyanın etkisi söz konusudur. İnsanın ilk olarak karşılaması gereken ihtiyacı beslenmedir. Çünkü insan bütün canlılar gibi beslenmeden yaşamını sürdüremez. Bu nedenle insanlar ilk olarak beslenmeye ihtiyaç duyarlar. 
Beslenme ihtiyacını karşıladıktan sonra ise barınma ihtiyacı ortaya çıkar. Kendini doğa olaylarından ve vahşi hayvanlardan koruma zorunluluğunu hisseder. Bu düşünce ile barınmak için barınaklar yapılır. Bu barınakların hangi maddeden yapılması gerektiğini ise coğrafya tayin eder. Yine İnsanların dillerinin oluşumunda ve gelişiminde, giyim biçimlerinde, yerleşim şekillerinde, uğraş alanlarında, velhasıl kültürel öğelerin teşekkülünde ve kültürün şekillenmesinde coğrafyanın etkisi kaçınılmazdır. Bu saiklerden dolayı, insanların yaşadıkları coğrafyanın bilincinde olması gerekir. Yaşamını sürdürdüğü coğrafi bölgeye bu bilinçle yaklaşılırsa coğrafyanın imkânlarını, coğrafyaya zarar vermeden kendi lehine çevirebilir ve coğrafyadan daha bilinçli imkânlar elde edebilir. 
Yukarıda kısaca değindiğimiz gibi insanlar ilk olarak beslenme ihtiyacı hissederler. Çünkü insan izole bir varlıktır, yani enerji almazsa yaşayamaz. İnsandaki bu özellik onu enerjiyi(yaşamını sürdürecek besin maddeleri) nasıl bulurum sorusu üzerinde düşünmeye zorlamıştır. Biz buna karnımı nasıl doyururum dersek yerinde olur. Buna bakımdan insan, yaşamını sürdürmeye çalıştığı durumlarda coğrafyadaki enerjiye ihtiyaç duyar. İnsanlar beslenmek için yaşadığı coğrafyanın sunduğu imkânlardan ilk önce asgari daha sonra ise azami derecede faydalanmaya çalışmıştır. Bunlardan en önemlisi ve ilki beslenmek için ihtiyaç duyduğu besin maddelerini coğrafyadan temin etmeleridir. İnsanlar yaşamak için varlıklarını sürdürdükleri coğrafyadaki beslenme olanaklarını kullanmak mecburiyeti içindedir. İlk önce insanlar bu olanakların kendilerine sunduğu maddeye bakmış maddenin sunuluş biçimiyle ilgilenmemiştir. Daha sonraları sunuluş biçimiyle ilgili bilgiler elde etmiş ve böylece tarım denilen faaliyet başlamıştır. 
Coğrafi bölgelerin farklılıklarından, farklı coğrafyalarda yaşayan insanların beslenme biçimleri, beslendikleri maddeler farklılık arz eder. Bu gayet tabiidir. Ülkemizde deniz kenarında ikamet eden insanların beslenme biçimleri ve beslendikleri maddelerle, iç bölgelerde yaşayan insanların besleme biçimleriyle beslendikleri maddeler farklıdır. İnsanın, yaşamını devam ettirmeyi beslenmesine borçlu olmasında dönüşümlü bir varlık olması söz konusudur. Yani izole olması, enerjisi bittiği zaman tekrar enerjiye ihtiyaç duyan bir varlık olmasıdır. Bu nedenle yaşamak için beslenmesi şarttır. İnsan yaşamını sürdürdüğü coğrafyada bulunan beslenmesi için gerekli besin maddelerini yaşamak için kullanır. Bu, insanı yaşadığı coğrafyaya saygılı olmasına, yaşadığı coğrafyayı bilinçli bir şekilde kullanma ve ondan ihtiyaçları doğrultusunda yararlanmak gerektiği düşüncesinin oluşmasını sağlamıştır. Yaşamak için beslenmek zorunda olan insan coğrafyadan yaşamak için faydalanmak durumundadır. Bunların en başında ise beslenme ihtiyaçlarını karşılama vardır. 

İnsanlar ortaya çıktıktan sonra barınma ihtiyacı duyarlar. Bu iki şekilde vuku bulur: 
1) Kendini doğal durumlardan ve yırtıcı hayvanlardan korumak, 

2) İnsanların sayıları zamanla artar ve ayrı gruplar oluşmaya başlar. Bu durum grupların ya da aile dediğimiz kurumların kendilerini diğer gruplardan koruma ihtiyacı hissetmesiyle olur. 

Bu durumda barınma ihtiyacını karşılamak için yaşamını sürdürmeye çalıştığı coğrafyanın imkânlarından yararlanır. Zamanla bu süreç toplu yaşam birimlerin oluşması ile devam eder. Barındıkları mekân coğrafyada var olan nesnelerle oluşturulur. Toplu yaşam birimlerinin yanında dağınık yaşam birimleri de mevcuttur. Bu durumun oluşması ise coğrafya ile doğrudan orantılıdır. Barınma gibi, insanların vazgeçilmez bir imkânını coğrafi bölge kendi özelliklerine göre tayin eder. Dünya üzerindeki yerleşim birimlerine baktığımız zaman ( günümüz için bu geçerli bir yer tutmaz; ama tarihi sürece baktığımız zaman bunu görürüz ) bulundukları coğrafi bölgelerde var olan nesnelerden yararlanılarak oluşturulmuştur. Ormanlık arazilerin bulunduğu coğrafi bölgelerde barınaklar genelde ağaca bağlı olarak ahşaptan inşa edilmiştir. Taşın ve sert toprağın bulunduğu coğrafi bölgelere baktığımızda barınaklar taştan ya da topraktan inşa edilmiştir. Ülkemize baktığımız zaman bu farklılıkları Karadeniz bölgesinde ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde görürüz. İnsanlar coğrafyaya göre yaşamak zorundadırlar. Var olan imkânlardan, yaşamlarını sürdürmek için yararlanmaları zorunluluktur. Bu durumda coğrafi bölgenin etkisi altında kalmaları ve buna bağlı olarak yaşamını sürdürmeye çalışmaları, coğrafyanın özelliklerini taşıyan barınak oluşturmaları kaçınılmazdır. 
İnsanların yaşayabilmeleri için öncelikle mekâna ihtiyaçları vardır. Mekân olarak coğrafyayı ifade edebiliriz. Bunun ışığında insanlar üzerinde yaşamlarını sürdürdüğü coğrafyanın etkisinde kalmamaları imkânsızdır. Bu nedenle insanlar barınaklarını yaparken coğrafyaya göre(coğrafi bölgenin özelliğine göre) inşa etmek zorunda kalırlar. Tüm bunların sonucunda da ortaya; coğrafyanın belirlediği şartlarda, insanların yaşamak için ihtiyaç duyduğu barınakların coğrafi bölgenin özeliğini yansıtması durumu tezahür ediyor. 
İnsanlar ortaya çıktıktan sonra birbirleriyle iletişim ihtiyacı hissederler ve iletişimlerini dilleri vasıtasıyla gerçekleştirirler. İnsanların dillerinin oluşumunda coğrafyanın etkisi söz konusudur. Dillerdeki kelime varlığı yaşadıkları coğrafyadaki nesnelerin varlığıyla yakından ilgilidir. Toplumların dilleri aynı özellikleri göstermeye bilirler. Bu durum yaşadıkları coğrafyanın insanlar üzerindeki fiziksel ve psikolojik etkileri ve yaşadıkları coğrafyada var olan nesnelerin kavramsal boyutuyla ilgilidir. 
Toplumların dillerinin oluşumları incelendiğinde, dillerin kelime hazinelerinde ve dilin söyleniş özelliklerinde coğrafyanın etkisi görülür. Deniz görmemiş bir toplumun dilinde “deniz”i ifade etmeye yarayan bir kelime bulunmaz. Yine coğrafi bölgelerin farklılığına bağlı olan iklimlerin farklı olması da dillerin söyleniş biçimlerinde etkilidir. Sıcak bölgelerde yaşayan toplumların dillerindeki söyleniş özelliğiyle soğuk bir bölgede yaşayan toplumların dillerinin söyleniş özelikleri farklıdır. Bu durum dillerin oluşumunda ve gelişiminde coğrafyanın etkisinin kaçınılmaz olduğunu gösterir. Dillerin oluşumunda coğrafyanın etkisi söz konusu olduğundan diller incelenirken ortaya çıktıkları ve gelişim gösterdikleri coğrafyaların özellikleri incelenmelidir. Böyle bir çalışma dillerin özellikleri hakkında aydınlatıcı bilgilere ulaşılmasını sağlar. İnsan gözlem yapan bir varlıktır ve gözlemlediklerini ifade etme gereği hisseder. Bu nedenle dillerin oluşmasında ve gelişiminde coğrafyanın etkisi kaçınılmazdır.
İnsanlar ortaya çıktıkları andan itibaren örtünme(giyinme) ihtiyacı hissetmişlerdir. İnsan ilk olarak doğal olanaklardan yararlanarak belli bir örtünmeyi sağlamıştır. Daha sonraları yine coğrafyadaki imkânlardan yararlanarak bedenlerine giymek için giyim araçları üretmişlerdir. Hangi tür elbise giyme ihtiyacı ise bulundukları coğrafyanın iklim özelliğine göre şekil almıştır. Giyim araçları yaşadıkları coğrafyada bulunan imkânların kullanılması sonucu oluşmuştur, Bunun sonucunda faklı coğrafyada yaşayan toplumların giyim şekillerinin farklı olması kaçınılmazdır. Yaşadıkları coğrafyanın iklim özelliğine göre giyinmek zorunda olan insanoğlu bu engeli aklı sayesinde aşmasını bilmiştir. Tarihi süreçlere baktığımız zaman insanların elbiseleri yaşadıkları coğrafyadaki bitkiler ve hayvanlarla yakından ilgilidir. Günümüze gelindiğinde ise bu durum ortadan kalkmaya başlamıştır. 
Soğuk bölgelerde yaşayan insanların elbiseleri insanları soğuğun etkisinden korumaya yönelik olur. Sıcak iklime sahip bölgelerde yaşayan insanların elbiseleri ise sıcaktan fazla etkilenmemek için daha hafif ve bol elbise türleri şeklindedir. İnsan bedenini doğadaki tehlikelerden koruyamaz, bu nedenle insanoğlu onu doğadaki bitkilerden, yırtıcı hayvanlardan v.b etkenlerden korumak için giyinmek zorundadır. Giyim biçimlerini yaşadıkları coğrafyaya uygun tarzda hazırlarlar. Coğrafyanın insanların giyim tarzını etkilediği ve hala daha etkilemeye devam ettiği ortadadır. Giyim malzemeleri yaşanılan coğrafyada bulunan bitki v.b gibi maddelerden yapılmıştır. Bu durumda coğrafyanın insan yaşamında ne kadar önemli bir yer teşkil ettiği ve etmeye devam ettiği bilinmelidir. İnsan giyimlerini coğrafyaya bağlı bir şekilde sürdürmeye devam etmektedir. Bunların bilincinde olan insan yaşadığı coğrafyaya daha farklı bir gözle bakar.
İnsanoğlu yaşamı için gerekli temel ihtiyaçlarını temin ettikten sonra çalışmaya ihtiyaç duyar. İnsanların hangi işleri yapmaları gerektiği onların ellerinde olmayan bir durumdur. Toplumlar yaşadıkları coğrafi bölgelerde var olan imkânlara göre bir uğraş alanı belirlerler. Bu durum toplumlar arasında uğraş alanlarında farklılıkların oluşmasına neden olmuştur. Toplumlar arasındaki uğraş farklılıklarına misal olarak ormanlık arazide yaşayan toplumların ağaç işleri ile uğraştıkları, taşın bol olduğu coğrafi bölgelerde yaşayan toplumların ise taş işleri ile uğraşmaları verilebilir. İnsanoğlu toplum olarak yaşar ve bu düzen içinde yaşamlarını sürdürmek için toplumun çalışması gerekir. İnsanlar yaşadıkları coğrafyanın özelliğine göre bir iş yapabilirler. İnsanoğlu, yaşadığı coğrafyada var olanı değerlendirmek zorundadır. İnsanoğlunun yaşamına etki eden coğrafyanın toplumların uğraş alanlarına etki etmesi de kaçınılmazdır. Çünkü toplumu oluşturan insanlardır. İnsan ve oluşturmuş olduğu toplumların yapmaları gereken işler coğrafyanın özelliklerine göre ortaya çıkar. Bu da coğrafyanın insanın çalışma biçimine yön verdiğinin açıkça izahıdır.
İnsanlar ilk ortaya çıktıkları andan itibaren yaşamını sürdürdükleri coğrafyanın özelliklerine göre hareket etmek zorunda kalmışlardır. İnsana etkisi her alanda olan coğrafyanın belli başlı etkileri şunlardır: Beslenme, barınma, giyim, dil, uğraş alanları. Bu nedenle insanlar yaşadıkları coğrafyaya göre şekil alırlar. İnsanların ve buna bağlı olarak toplumların yaşam biçimini oluşturan kültür öğeleri coğrafyadan etkilenir. Bu durumda coğrafyanın insan yaşamına etkisini her alanda incelemek gerekmektedir. Coğrafyanın insanların beslenmesinde, barınmasında, dillerinin meydana gelmesinde ve buna bağlı olarak toplumların uğraş alanlarının oluşmasında etkileri söz konusudur. Kısacası kültürün oluşmasında ve şekillenmesinde ana kaynak görevini yerine getirir. 
Coğrafyadan etkilenme insanlar için kaçınılmazdır. İnsanoğlu ilk ortaya çıktığı andan itibaren yaşamlarının her alanında yaşadıkları coğrafyanın özelliklerinden etkilenmişlerdir. Bu etkilenme insanlar için zaruridir. İnsan coğrafyadan etkilenir ve yaşamını bu doğrultuda sürdürür. Günümüz, modern bilimindeki gelişmeler insanların coğrafyaya bağlılıklarını azaltmaktadır. Bilimdeki bu gelişmelere rağmen hala toplumların coğrafyaya bağımlılıkları devam etmektedir. Buna rağmen insan için coğrafya hala çok önemlidir. Çünkü insan coğrafi mekânda yaşar ve yaşadığı yer insan için daima değerlidir. Yaşamını ona borçludur. 

20 Mayıs 2012 Pazar

DOĞAL FELAKETLER


JAPONYA DEPREMİ VE TUSUNAMİ



ENDONEZYADAKİ BÜYÜK TUSUNAMİ




NİZİP DOĞAL FELAKETİ

ABD deki KATRİNA FELAKETİ


FELAKETLER YILI 2012

COĞRAFYADA BİLİNMEYENLER...


ABD'de Yellowstone'deki on bir gayzerden birine "eski sadık dost" denir. Çünkü bu gayzer şaşılacak bir düzenle, her altmış beş dakikada bir ve tam dört buçuk dakika süreyle, bir kaynar su ve buhar sütununu havaya fışkırtır. Her fışkırtmadan önce davul gümbürtüsünü andıran boğuk bir uğultu duyulur, sonra da köpüklü sular 50 metreye kadar fışkırır. Aynı parkta bulunan ve "dev" ismiyle anılan gayzerin fışkırma süresi ise bir saati aşar. Ancak suları 75 metreye kadar ulaşan bu gayzer haftada bir kez fışkırır. Suyun içindeki minerallere bağlı olarak zeminde oluşan sarı renkli çökelmiş sarı rengindeki kayaçlardan dolayı "yellowstone" denilmektedir.
Golf Stream akıntısı, Meksika Körfezinden doğduğu için İngilizcede "körfez akıntısı" anlamındaki bu isimle anılmıştır. Genişliği 50 kilometreyi, derinliği 1000 metreyi bulan akıntının akış hızı saatte 4–5 kilometre civarındadır. Yaz kış hep sıcak olan bu akıntı Batı Avrupa kıyılarının ılıman bir iklime sahip olmasında önemli bir etkiye sahiptir.
ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki Kaliforniya Çölü "ölüm vadisi" olarak ta bilinir. Deniz seviyesinden 85 metre aşağıda bulunan bu mekân ABD'nin keşfedilmesinden sonra altın arayıcılarının gözde mekânı olmuştur. "Altına hücum" devrinde altın bulmak için yollara düşen maceracıların çoğu susuzluk, güneş çarpması ve soğuk nedeniyle ölmüştür. Bu nedenle bu bölgeye "ölüm vadisi" denilmiştir.
Dünyanın çekim kuvveti cisimleri kendine çeker. Bu nedenle uzaya gönderilen cisimlerin yerçekiminin etkisinden kurtulması gerekir. Saatte 29.000 kilometre hızla giden bir roketten fırlatılan bir uydu dünya çevresindeki yörüngesine otururken, saatte 29.000 kilometreden daha düşük hızla giden roket dünyanın çekim kuvvetten kurtulamaz ve dünyaya geri düşer. Saatte 40.000 kilometre hızla giden bir roket ise dünyanın çekim kuvvetinden kurtulduğu için uzaya gidebilir.
Afrika kıtasındaki volkanik Klimanjaro Dağı "ışıldayan dağ" diye bilinir. Çünkü geniş ve ıssız bir yaylanın ortasında tek başına yükselir. Kalıcı kar ve buzla örtülü pırıl pırıl zirvesi kilometrelerce uzaktan seçilir. Bu haliyle gözleri kamaştırıp, göreni büyülediğinden bu dağ yerli dilinde "ışıldayan dağ" diye bilinir. Masai yerlileri ise bu dağı tanrının evi ( ngai ngai ) olarak nitelendirir.
ABD'nin geçmişini New York şehri kadar iyi simgeleyen başka bir şehir yoktur. New York 70 farklı ulustan oluşur, dünyanın en büyük zenci kentidir. İtalya toprakları dışında kurulmuş en büyük İtalya kentidir.1626 yılında Hollandalılar tarafından "Yeni Amsterdam" ismiyle kurulan kent daha sonra İngiliz ve İtalyanların eline geçmiştir. Bu kentte yaşayan Yahudi sayısı İsrail devletindekine eşittir.
İzlandanın başkenti Reykjavik yerli dilinde "dumanlı körfez" anlamına gelmektedir. Kentin çevresinde çok sayıda gayzer bulunduğundan yılın önemli kısmında kent dumanlar içerisindedir. Bu nedenle kente dumanlı körfez anlamına gelen Reykjavik ismi verilmiştir.
İstanbul halici, bir boynuz gibi kıvrıldığı için yabancılar tarafından "altın boynuz" ( golden horn ) olarak ifade edilmektedir.
Avrupa'nın kuzeyinden Asya'nın doğusuna kadar uzanan "tayga ormanları" 8 milyon kilometrekarelik alanı ile dünyanın en geniş ormanı olup, ekvatoral bölgenin yağmur ormanlarından daha geniş yer kaplar.
Lut Gölünde % 26'yı bulan tuzluluk nedeniyle insan hiç kımıldamadan ve de yüzmeden suyun üstünde durabilir.
1020 yılında Amerika'ya ulaşan Vikingler, buradaki yerli halkların kırmızı rengi çok sevdiklerini ve topraktan elde ettikleri boyalarla yüzlerini kırmızıya boyadıklarını görmüşlerdi. Bu nedenle bu esmer derili insanlara "kızıl adamlar", "kızıl derililer" ismini takmışlardır.
"Menderes" ismi Türkiye'nin Ege Bölgesindeki Büyük Menderes Nehrinin çizdiği büklümlerden alınarak, coğrafya literatürüne geçmiştir.
"Atlas" ismi dünyayı omuzları üstünde taşıdığı düşünülen mitolojik Yunan tanrısına binaen 1595'te Mercator'un yayınladığı dünya haritaları takımına verdiği isimdir.
"Himalaya" ismi Sanskritçede "onun evi" ( him=onun, alaya=evi ) anlamına gelmektedir.
"Nederland" Flamancada alçak ülke anlamına gelmektedir. Çünkü Hollanda topraklarının % 60'ı denizin doldurulmasıyla kazanıldığından, ülkenin hiçbir noktasının yükseltisi 300 metreden fazla değildir. Hatta % 27'si deniz seviyesinin altındadır.
Volkan ismi İtalya'daki Sicilya Adasının kuzeyinde yer alan Eloiata takımadalarında bulunan "Vulcano" yanardağından ( roma ateş tanrısı Vulcanusa binaen ) gelmektedir.
Havanın insan üzerine yaptığı itme kuvveti ( basınç ) hissedilemez, çünkü insan vücudu da havayı aynı kuvvetle dışarı doğru itmektedir.
Ham petrol arıtma için 400 °C'ye kadar ısıtılınca buhar haline dönüşür. Isıtılan ham petrol buhar ayrıştırma kolonundan yukarı doğru çıktıkça soğur ve farklı sıcaklıklarda ayrışarak 340 °C'de mazot, 260 °C'de gazyağı, 180 °C'de benzin, 110 °C'de gaz elde edilir.
Kalorifer peteği gibi ısıtıcıların pencerelerin altına konulmasının nedeni, dışarıdan gelen soğuk havayı ısıtmasıdır.
Dünyanın Güneşten aldığı enerji miktarı, 100 milyonun üzerinde elektrik santralinin ürettiği enerji miktarına eşittir.
Doğu Yarımküredeki tropikal siklonlara "tayfun" denir. Çince taifung kelimesinden gelen bu sözcük "büyük rüzgâr" anlamına gelmektedir.
"Everest Dağı" ismini, 1852'de ekibiyle buranın Dünyanın en yüksek dağı olduğunu keşfeden İngiliz dağcı Sir George Everest'ten almıştır.
Karayolu taşımacılığında Türkiye 23.300 araçla birinci, Almanya 21.200 araçla ikinci, İngiltere 12.400 araçla üçüncü, Fransa 10.900 araçla dördüncü sırayı alır.
İrlanda ılıman iklimin etkisinde olduğundan yıl boyunca yağış alır. Bu nedenle sürekli yeşil çayırlarla kaplı olup "zümrüt ada" olarak nitelendirilir.
Sömürgecilik döneminde Portekiz'in başkenti Güney Amerika kıtasındaki "Rio de Janerio"'idi.
Dünya atmosferine bir günde giren akanyıldız ( göktaşı ) sayısı 75.000.000 civarındadır.
Amazon Nehrinin ismi kadın savaşçı anlamındaki amazondan gelmektedir. 1541'de nehir boyunca yolculuk yapan Orellana adındaki bir İspanyol gezgin, yolculuğu boyunca pek çok kadın savaşçıyla çarpıştığından nehre Yunan mitolojisinde kadın savaşçı anlamına gelen "Amazon" ismini vermiştir.
Orta Asya'daki Taklamakan Çölünün ismi Çincede "giden gelmez" anlamındadır.
ABD, Kanada sınırındaki Niagara Çağlayanı 29 Mart 1848'de buzlar Ontario ırmağının akışını engellediğinden 30 saat süreyle akmamıştır.
Kanyon sözcüğü İspanyolca "boru" ya da "tüp" anlamındaki cana sözcüğünden gelir. Kanyon bir ırmağın kayaları oyarak açtığı derin, dik duvarlı vadi anlamındadır. 1776'da Francisco Garces adlı bir İspanyol papaz kırmızı çamurundan ötürü bu nehre İspanyolcada "kırmızı" anlamına gelen "Colorado" ismini vermiştir. 1600 kilometre uzunluğundaki Colorado Kanyonuna "büyük kanyon" ismi ise tek kollu coğrafyacı John Wesley Powell tarafından konulmuştur. Powell ve ekibi büyük kanyonu 98 günde aşmış ve ölümden zor kurtulmuştur.
"Karst" kelimesi, Hırvatistan'ın kuzeybatısında bulunan ve krs, kras=taş anlamına gelen yayladan alınmadır. Slavca bir kelime olup, bu tür araştırmalar önce bu bölgede yapıldığından tüm dünyada bu tür araziler için "kars, karstik" sözcükleri kullanılmıştır.
Hortumlar o kadar güçlüdür ki kurbağa, balık ve kuşları yutup sonra bunların yağmur gibi düşmesine yol açabilir. 1978'de İngiltere'de kaz, 1994 yılında Avustralya'da oluşan şiddetli bir fırtına sonucu yüzlerce tatlı su balığı yağmıştır.
Çok yağış alan tropikal bölgelerde sel baskınlarından korunmak için evler yüksek direkler üzerine kurulur.
Sahra çölündeki "siroko" rüzgârı buradaki kumları kaldırarak uzak mesafelere taşınmasına neden olur. Bu durum uzak mesafelerde, örneğin İngiltere ve İsviçre gibi ülkelerde kızıl renkli kar ve yağmur yağışlarına neden olmuştur.
Tropikler arası dışındaki bölgelerde yağışlar genelde kar olarak başlar, alçaldıkça ısındığından yağmura dönüşür.
Kutuplarda yaşayan hayvanların ( kutup ayısı, penguen, kutup tilkisi ) kalın ve yalıtıcı yağ ve tüy katmanları sıcağı içeride, dondurucu soğuğu dışarıda tutmaya yarar. Bu nedenle dış ortama göre vücut sıcaklıklarının değişmemesi onları aşırı soğuktan korur.
Yeryüzündeki buzun % 99'u Antarktika Kıtası ve Grönland adasında bulunur.
909 m³ /sn'lik yıllık ortalama akımıyla Fırat, Türkiye'nin en bol akımlı nehri iken, Dicle 629 m³ /sn'lik ortalama akımla ikinci sıradadır.
Cebelitarık adı; M.S 711'de bölgeden geçen Arap komutan Tarık Bin Ziyad'ın ismine binaen yöredeki bir dağa Cebel el Tarık "Tarık dağı" denilmiştir. Bu isim sonraları Cebelitarık şekline dönüşerek ülkenin ismi haline gelmiştir.
Fırat 127.000 km²'lik su toplama havzasıyla Türkiye'nin en geniş havzalı nehridir.
Danimarka'nın başkenti "Kopenhag" şehrinin adı bu dilde tüccar limanı anlamına gelen "kopenhavn" sözcüğünden gelir.
Faröe adaları; Danimarkacada "uzak adalar" anlamına gelmektedir.
Ekvatoral bölgedeki "yağmur ormanları" dünya yüzölçümünün % 10'nunu kaplamasına karşın, tüm dünyadaki hayvan ve bitki türlerinin % 50-70'ini bünyesinde bulundurmaktadır.
Trias devrinde Pangea adı verilen tek ve çok büyük bir kıta vardı. Kretase devrinde ise Pangea'nın bölünmesiyle yeni kıtalar oluşmuştur.
Kutup yaşamına en iyi uyum sağlayan hayvanların başında Güney kutbunda yaşayan imparator pengueni gelmektedir. Bu hayvanlar – 60 °C'de yumurtlamaktadır.
Amerika'daki tornado rüzgârlarının hızı saatte 1000 kilometreyi bulmaktadır. ABD'de 1970 yılında meydana gelen bir tornado 400.000 can almıştır.
Himalaya Dağlarının 4000 metre yüksekliğindeki kesimlerinde sıcaklık – 40 °C'ye kadar düştüğünden sular 8 ay boyunca donar.
Dünyanın en büyük ekonomileri; ABD, Japonya, Çin, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada'dır.
İsveç'in başkenti Stockholm çok sayıda kanal ve köprüye sahip olduğu için "kuzeyin Venedik'i" olarak nitelendirilir.
"Ukrayna" Slavca sınır ülkesi anlamına gelmektedir.
Arjantin'deki uçsuz bucaksız otlaklarda ( pampalarda ) atlarıyla sürü çobanlığı yapanlara "gaşo", Kuzey Amerika'da aynı şekilde sürü çobanlığı yapanlara ise "kovboy" denir.
Kıtalar mantodan hafif oldukları için mantonun içine gömülmezler, aksine onun üzerinde bir gemi gibi yüzerler.
5000 metre yükseklikte basınç azalması nedeniyle su 70 °C'de kaynar.
İnsanoğlunun yerkabuğunun içlerine doğru inebildiği en derin nokta 12.000 metredir. Rusya Federasyonundaki Kola Yarımadasında jeolojik amaçla yapılan kazılarda 12.000 metreye inilmiştir. Günde 11 metre yol alınabilen kazıda 200 °C'lik sıcaklığa ulaşılmıştır.
Mercanadalar, mercan denen çok küçük deniz canlılarının iskeletlerinin okyanus tabanında üst üstte yığılmasıyla oluşmuştur. ( Maldiv Adaları )
Galapagos Adaları ismini İspanyolca kaplumbağa anlamına gelen "dev galapagos kaplumbağasından" almıştır.
Hindu dininde Ganj Irmağı kutsal sayılır. Bu nedenle bu kutsal ırmakta yıkanılır.
"Tsunami" Japoncada deprem dalgası demektir. Bu dev dalgaların hızı saatte 900 kilometreye ulaşabilir. Derin denizde yüksekliği 1 metreden az olan bu dalgalar, karaya ulaştıklarında hızları azalır, ancak yükseklikleri artarak 30–50 metreye kadar ulaşabilir. Tsunamilerin % 90'ı Büyük Okyanusta ortaya çıkar.
Afrika'daki Victoria çağlayanına İngiliz kâşif David Livingstone kraliçe Victoria'nın adını vermiştir. Bu çağlayan sis tabakası yaratarak büyük bir gürültüyle aşağıya döküldüğünden yerlilerce "gümbürdeyen duman" diye bilinir.
Bir yükseltinin dağ olarak nitelendirilebilmesi için çevresinden en az 600 metre yüksek olması gerekir.
Doğal bitki örtüsünün cılız olduğu bölgelerde, nüfusta seyrektir. Çünkü bitki örtüsünün cılız olduğu yerlerde hayvan türleri de azalır ve insanların beslenmesi zorlaşır.
Asor adaları Atlas Okyanusunda yer alan volkanik ve dağlık adalardır. Portekizliler 1432'de bu adalara ayak bastıklarında yırtıcı kuşların bolluğundan dolayı Portekizcede akbaba anlamına gelen "açores" ismini vermişlerdir.
Eskimolar kendilerine inuit yani "insan" derler. En çetin çevre koşullarına uyum sağlayan Eskimolar ren geyiği, ( tareninuit ) balina, ( nuuninuit ) fok balığı ve kutup ayısı avlayarak geçinirler. Igloo adı verilen buzdan evlerde yaşayan ve azla yetinen bir halk olan Eskimolar ne yetkili makam tanırlar, ne de sürekli bir yere yerleşirler. Kültürlerinde kar ve soğuğun etkisi büyüktür.
İtalya sınırları içinde yer alan 62 km²'lik San Marino, turizm ve posta pulu satıcılığıyla geçinen küçük bir ülkedir. San Marino'da caddelerde otomobil ve motorlu taşıtla dolaşmak yasaktır.
Halley kuyruklu yıldızını İngiliz bilim adamı Edmund Halley bulmuştur.
1976'da Richter ölçeğiyle Çin'in Hebei bölgesinde meydana gelen 7,7 büyüklüğündeki deprem 800.000 insanın ölümüne neden olmuştur.
İrlanda'nın kuzeyinde 4000'i aşan soğumuş bazalt sütunundan oluşan arazi devler kaldırımı olarak nitelendirilir. Yörede "zafer yolu"kalıntısı olarak bilinen bu taşlar aslında yanardağ lavlarının paralel kenarlı büyük prizmalar şeklinde hızla soğumasıyla oluşmuştur.
Fransız Rivierası "Cote d'Azur'a" denizinin mavi sularından dolayı "mavi kıyı" anlamına gelen bu isim verilmiştir.
ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki Yosemite Parkta bulunan dev ağaçlara; uzun ömürleri ve koca gövdelerinden dolayı Kızılderili Cherokees kabilesinin büyük şefi, dev yapılı "See-Quayah'ın" adına binaen "Sekoya" adı verilmiştir.
Richter ölçeğine göre 8,6 büyüklüğünde ki bir deprem, 100 hidrojen bombasının gücüne eşittir.
Okaliptüs ağaçlarının boyları 150 metreyi aşar. Bu ağacın yassı yaprakları eksenleri kuzey-güney doğrultusunu aldığından güneşin kavurucu sıcağından korunur. Bu nedenle bu ağaçlara Yunancada "koruyucu" anlamına gelen okaliptüs adı verilmiştir.
Türkiye'deki en iyi cevizler; Bursa, Kastamonu, Bolu, Tokat, İzmit-Karamürsel, Ankara-Kızılcahamam ve Yalova'da yetişir.
Alaska'da 3 milyona yakın göl vardır ve tamamına yakını buzul aşındırmasıyla oluşmuştur.
Şimdilerde bir Jeep markası olan "Cherokee"ismi Kızılderililerden alınmıştır. Amerika işgali sırasında bir Kızılderili kabilesi olan "Cherokeeler" batıya gitmeyi reddeder ve Carolina'da bulunan Dumanlı Dağlara saklanır. Bu nedenle bir dağ aracı olan jeepe "cherokee" ismi verilir.
Gökkuşağının sonu yoktur. Gökkuşağı aslında tam bir çember biçimindedir. Ancak insanlar sınırlı bir uzaklığı, yani ufka kadar olan uzaklığı görebildiği için ancak bu çemberin sınırlı bir bölümünü görebilir.
Tsunami karaya ulaştığında, genellikle ilk önce körfezdeki bütün sular boşalır.
Kömür petrol, doğal gaz gibi enerji kaynaklarına organik kökenli olmaları nedeniyle " fosil yakıt" denir.
Avustralya'daki büyük set kayalıkları ve çevresinde deniz yaşamı çok çeşitlilik gösterir. Bu kayalıklarda 400 mercan, 215 kuş ve 1500'den fazla balık çeşidi yaşar.
Üç küçük gemi ve çoğu kürek mahkûmu olan bir avuç tayfa ile çıktığı uzun ve tehlikeli yolculuk sonrası Antik Adalarına ulaşan Kristof Kolomb, Hindistan'ın batı kıyılarına ulaştığını sanmış ve buraya uzun süre "Batı Hint Adaları" denilmiştir. Floransalı Amerigo Vespuci 1497'de yaptığı ilk yolculuğunda büyük bir kıta bulmuştur. Vespuci bu kıtadan "yenidünya" ( Mundus Novus ) diye bahsetmiştir. Alman coğrafyacı Martin Waldseemüller 1507 yılında yaptığı atlasta, bu yeni kıtaya Amerigo Vespucinin anısına "Amerika" adını vermiştir.
Kahve, dünya ticaretinde petrolden sonra ikinci sırayı alır.
ABD'nin Florida eyaletinde bulunan 13.000 km²'lik Everglades bataklığı milli park ilan edilmiştir.
Asya kıtası ismini Anadolu topraklarından almıştır. Eski çağlarda Türkiye'nin Ege Bölgesi "Assuva" sonra "Asu" olarak tanınıyordu. Güneşin doğduğu ülke anlamına gelen bu isim sonradan değişerek "Asya"ya dönüşmüştür.
Afrika'nın özellikle iç kısımları 20 yüzyıla kadar yeterince tanınmadığından kıtaya "karanlık kıta" denilmiştir.
Dünya ekvatorda saniyede 467 metre hızla dönerken, güneş çevresinde ise saniyede 30 kilometre hızla döner.
Asya, 62.000 kilometre ile dünyanın en uzun kıyılara sahip kıtası iken, Kuzey Amerika kıtası 60.000 kilometre ile ikincidir.
Sabun yapımında zeytin, hurma, yer fıstığı, ayçiçeği, soya yağı, pamuk çekirdeği ile sığır ve koyun iç yağları kullanılır.
Antarktika en soğuk, en rüzgârlı ve yüksek kıtadır. Bu kıtada yaz devresi kabul edilen ocak ayında ortalama sıcaklık -30°C'dir. Bu kıtada -89,2 °C ile dünyadaki en düşük sıcaklık ölçülmüştür. Kıta tamamen buzlarla kaplıdır, buzulların kalınlığı yer yer 5 kilometreyi bulur. Dünyadaki buzun büyük kısmı, tatlı su kaynaklarının büyük kısmı bu kıtadadır.
Domatesin anavatanı Güney Amerika olup, ismi Aztek yerlilerinin dilindeki "tomatl" sözcüğünden gelir.
Kanada'da yaygın olarak yetişen akça ağaçtan şeker elde edilir.
Bir içecek olan "cola" ismi tropikal bölgelerde yetişen kola bitkisinden gelmektedir. Bu bitki kolalı içeceklere tat vermek için kullanılmıştır.
Rusya Federasyonundaki bütün ırmakların Baykal gölünü doldurması için bir yıl akması gerekir. Dünya tatlı su varlığının % 20'ye yakını buradadır.
Yerleşilebilen kıtalar içinde çöl olmayan tek kıta Avrupa'dır.
Cemre kor ateş anlamındadır. İlkbaharın gelmesiyle güneşin önce toprağı, sonra suyu, sonra havayı ısıttığı düşünülür.
Kolombiya adını Kristof Kolomb'dan almıştır.
Dünyada en çok yetiştirilen meyve elmadır.
Mezopotamya ismi eski Yunancada "mesos = ara, orta" ve" potamos = nehir" sözcüklerinden türemiş olup iki nehir arası anlamındadır. Günümüzde Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan verimli topraklara Mezopotamya denilmektedir.
Dünyanın deniz seviyesinden en alçakta yer alan gölü – 395 metre ile Lut Gölüdür.
Maldivler Cumhuriyeti'nin en yüksek noktasının denizden yüksekliği 2,4 metredir.
Vatikan 1.000 kişi ile dünyanın en az nüfuslu ülkesidir.
Şili'de ki Atacama çölüne 100 yıl boyunca hiç yağmur yağmamıştır.
And Dağlarından doğup Brezilya' da denize ulaşan Amazon Nehri ağız kesimindeki 150.000 m³/sn' lik su miktarı ile dünyanın en bol akımlı nehridir.
Dünyanın en büyük adası 2.186.000 km²' lik yüzölçümü ile Grönland'dır.
142.880 km²' lik ekvatoral çapı ile Jüpiter en büyük gezegendir.
ABD-Kanada sınırında yer alan Superior 82.098 km²' lik yüzölçümüyle dünyanın en büyük gölüdür.
Dünyanın en büyük kıtası 44.387.000 km²' lik yüzölçümü ile Asya'dır.
Dünyanın en şiddetli volkanik patlaması, 27 Ağustos 1883 tarihinde Endonezya'nın Krakatoa adasında meydana gelmiştir. En güçlü hidrojen bombası patlamasından 26 kez daha güçlü olan bu patlamada 38.380 kişi yaşamını yitirmiş, fırlayan kayalar 55 kilometre yükseğe çıkmış, patlama sesi 5.000 kilometre uzaktan duyulmuştur.
Rusya Federasyonu 17.400.000 km²' lik yüzölçümü ile dünyanın en büyük ülkesidir.
Dünyanın en büyük yarımadası 3.250.000 km²' lik yüzölçümü ile Arabistan'dır.
Pasifik Okyanusundaki Mariana ( Challenger ) çukurunun derinliği 11.033 metredir. Yarım kiloluk bir demir top bu çukurun üzerinde suya bırakıldığında dibe yaklaşık 63 dakikada varabilir.
Kazakistan'daki Baykal Gölü 1.940 metre ile dünyanın en derin gölüdür.
Dünyadaki en düşük sıcaklık, 21 Temmuz 1983 günü Antarktika Vostok' da -89,2°C olarak ölçülmüştür.
33 milyonluk nüfusu ile Japonya'nın başkenti Tokyo dünyanın en kalabalık nüfuslu kentidir.
Çin 1.234.000.000 ile dünyanın en kalabalık nüfuslu ülkesidir.
10.8 kilometrelik genişliğiyle Lâos'taki Khone dünyanın en geniş çağlayanıdır.
7.045.000 km²' lik alanı ve 15.000 kolu ile Amazon Dünyanın en geniş havzalı nehridir.
Dünyanın en büyük volkanik krateri 117 kilometrelik çevre uzunluğu ile Japonya' da ki Aso yanardağındadır.
41° güney enleminde yer alan Yeni Zelanda'nın başkenti Wellington dünyada en güneyde yer alan başkenttir.
Güneş çevresinde saatte 172.248 kilometrelik hızla dönen Merkür en hızlı gezegendir.
64° kuzey enleminde yer alan İzlanda'nın başkenti Reyjkavik Dünyada en kuzeyde yer alan başkenttir.
Rusya Federasyonun 73° kuzey enlemindeki Dikson limanı dünyanın en kuzeydeki şehridir.
3.000 km²' lik Ekvatoral çapı ile Plüton en küçük gezegendir.
Dünyanın en küçük kıtası 7.686.000 km²' lik yüzölçümü ile Avustralya'dır.
Vatikan 0,44 km²' lik yüzölçümü ile dünyanın en küçük ülkesidir.
462°C' lik yüzey ısısı ile Venüs en sıcak gezegendir.
—220 °C' lik yüzey ısısı ile Plüton en soğuk gezegendir.
İsrail-Ürdün arasında yer alan Lut Gölü dünyanın en tuzlu gölüdür.
Rusya Federasyonu ile Japonya arasında yer alanTatar Boğazı 800 kilometrelik uzunluğuyla dünyanın en uzun boğazıdır.
ABD'nin Kentucky bölgesindeki Flint Mamoth mağarasının uzunluğu 345 kilometredir.
Burundi' de doğup Mısır' da Akdeniz' e ulaşan Nil 6.695 kilometre ile Dünyanın en uzun nehridir.
Venüs 41.360.000 kilometre ile dünyaya en yakın gezegendir.
Bolivya'nın La Paz şehri 3.631 metre ile dünyanın en yüksekte yer alan başkentidir.
979 metre ile Venezüella'daki Angel, Dünyanın en yüksek çağlayanıdır.
Tibet-Nepal sınırında ki Himalaya sıradağları üzerinde yer alan Everest Tepesi 8.848 metrelik zirvesiyle dünyanın en yüksek dağıdır.
1971 yılında Japonya' nın Ishıgaki adası kıyılarında ölçülen 85 metre yüksekliğindeki deprem dalgası dünyadaki en yüksek dalgadır.
Dünyadaki en yüksek sıcaklık 13 Eylül 1922' de Libya El Aziziye' de 58°C olarak ölçülmüştür.
Hindistan' da Tibet sınırına yakın Basisi kenti 5.988 metrelik yükseltisiyle dünyanın en yüksekteki şehridir.
Hindistan'da Himalaya Dağlarının eteklerinde yer alan Çerapunçi yöresi 1860–1861 yılları arasındaki bir yıllık sürede 26.460 mm yağış almıştır.
4.360 saatlik yıllık güneşlenme süresi ile Doğu Sahra dünyanın en çok güneşlenen yeridir.
Havaideki Kauai Yöresi, yılda 350 gün boyunca düşen yağışla dünyanın en yağışlı yeridir.
Endonezya'nın Java adasındaki Bogor, 322 günlük süre ile dünyanın en çok gök gürültüsü olan yöresidir.
Etiyopya'daki Dallal 34,4 °C'lik yıllık sıcaklık ortalaması ile dünyanın en sıcak yeridir.
78° güney enlemi Antarktika'daki Polus Nedostupnosti – 57,8° C' lik yıllık sıcaklık ortalaması ile dünyanın en soğuk yeridir.
Lesotho' nun en alçak noktası deniz seviyesinden 1.380 metre yüksekliktedir.
And Dağlarının Peru - Bolivya sınırları arasındaki bölgede 3.811 metrede bulunan Titikaka dünyanın en yüksekteki gölüdür.
Kutup bölgelerindeki kar ve buzlar sahip oldukları beyaz örtü nedeniyle güneşten yeryüzüne ulaşan ışınların % 90'nını geriye yansıtarak, bu bölgelerde sıcaklıkların düşük olmasında etkili olurlar.
Deterjan kelimesi Latincede temizleme anlamındaki "detergere" den gelir.
Deniz düzeyinden yaklaşık 8 kilometre yüksekte olan Everest Dağının zirvesindeki hava basıncı, deniz seviyesindekinin yaklaşık % 30' u kadardır.
30 kilometre yükseltideki stratosfer katmanında esen rüzgârların hızı saatte 300 kilometreyi bulur.
Atmosferin sıcaklığı 180 km yüksekte 395 °C'ye, 320 kilometre yükseklikte ise 700 °C'ye ulaşır.
Irmaklar her yıl yaklaşık 2 milyar madensel tuzu denizlere taşımaktadır.
Güney Fransa'da "vent tu midi" denen sıcak ve nemli rüzgâr baş ağrıları, sara, astım nöbetleri ve küçük ateşlenmelere neden olmaktadır.
Lületaşı, boşluklu ve hafif olduğundan, suda yüzer. Bu nedenle halk arasında "denizköpüğü" diye bilinir.
Selüloz, bitkilerde hücre yapısının çoğunluğunu oluşturan ve kâğıt yapımı, yapay yaprak üretimi ile bazı patlayıcı maddelerin üretiminde de kullanılan kâğıt hamurudur.
İzlanda'da nüfusun % 67'si evlerinde jeotermal enerji kullanmaktadır.
Portland çimentosunun % 78'i kireçtaşı, % 20'si kil taşı, % 2'si ise diğer katkı maddelerinden oluşur.
Kristof Kolombun Amerika kıtasında karaya ilk ayak bastığı yer "Watling Adası" dır.
Norveç yıllık enerji üretiminin %96'sını, Zaire %95'ini, Sri Lanka ( Seylan ) %90'nını, Brezilya %85'ini, İsviçre %75'ini, Kanada ise %65'ini hidroelektrikten sağlamaktadır.
Ortaçağda Afrika kıyılarını dolaşan Normonların gördüklerini söyledikleri "yabanıl insanlar" aslında goril maymunlarıdır.
Bartelmi Diaz ve ekibi 1847 yılında ulaştığı Güney Afrika'nın uç noktasına fırtına ve dalgalar nedeniyle "Fırtınalar Burnu anlamına gelen Cabo Tarmentoso " adını vermiştir. Ancak sonraları Portekiz kralı buraya "Fırtınalar Burnu" denilirse, buradan Hindistan'a ulaşmaya çalışacak kaptan ve tayfaların korkacağını ileri sürerek buranın ismini "Ümit Burnu anlamındaki Cabo Bao Esperanço" olarak değiştirmiştir.Güney Afrika'nın Kap şehri de ismini buradan almıştır.
1497'de Hindistan'a ulaşmak için yola çıkan Vasco dö Gama Güney Afrikada yılbaşı günü önünden geçtiği yere "doğum günü" anlamına gelen "Natal" ismini vermiştir.
Dünyada milli park olarak ilan edilen ilk yer ABD'de 1872'de oluşturulan "Yellowstone Milli Parkıdır".
Hawaii Adaları, Meksika Körfezi, Karayipler Denizi Kıyıları, ( Küba, Antil Adaları, Florida ) ile Avustralya kıyıları dünyada sörf sporunun en yoğun yapıldığı yerlerdir.
Genelde yaz sıcaklık ortalaması 10°C'den düşük olan bölgeler ile yıllık yağış tutarı 400 mm'den az olan bölgelerde ağacın yetişmesi çok zordur.
Lâteks, ( kauçuk ) çiklet, ( sıtma ağacından ) reçine, ( çam, köknar, ladin ) sakız, tanen, ( dericilikte kullanılır ) mantar, çeşitli yağlar ile ilaç maddeleri ormanlardan elde edilen ürünlerdir.
Hindistan'a gitmek üzere yola çıkan Magellan ve ekibi Güney Amerikanın fırtınalı güney ucunu, bugünkü adıyla "Magellan Boğazının" fırtınalı ve tehlikeli sularını aştıktan sonra, öteki tarafta ki sakin okyanusu görünce, buraya "sakin deniz" anlamına gelen "Pasifik Okyanusu" adını vermiştir.
Norveç'teki Narvik ve Bergen, Rusya Federasyonundaki Arhangelsk ve Vladivostok ile İngiltere'deki Hull ve Grimsby liman şehirlerinin gelişmesinde balıkçılık önemli rol oynamıştır.
Bir ton şeker elde etmek için 40–50 ton, bir ton kâğıt üretebilmek için 170 ton, bir ton çelik elde etmek için ( soğutma suyu olarak ) 300 bin ton, bir ton deriyi işlemek için 10 ton kullanma suyuna ihtiyaç vardır.
Dünyada sünger avcılığının en fazla olduğu bölgeler; Bahama Adaları, Florida Kıyıları, Avustralya'nın doğu kıyıları, Akdeniz de Sicilya, Korsika ve Sardunya adaları ile Ege adaları ve Bodrum kıyılarıdır.
Balinaların kafa kemiklerinden çıkarılan ispermeçet yağı, kozmetik ve ilaç endüstrisinde ( güzel kokan banyo sabunları, dudak rujları, krem ve merhemler gibi ) kullanılır.
Okaliptüs ağaçları çok su tükettiği için, bataklık bölgeleri kurutmada bu ağaçlardan yararlanılır. Yapraklarından ise "okaliptol" adlı mikrop öldürücü ilaç elde edilir.
Patates, mısır, domates ve tütün gibi tarım ürünleri Kızılderililerin insanlığa armağanıdır.
Kum çölleri, dünya karalarının % 14'ünü kaplar.
Eskimolar soğuktan korunmak için, vücutlarına hayvan yağı sürer ve kalın kürkler giyerler.
İspanyadaki Costa Brava; Vahşi kıyı, Costa Dorado ise Altın kıyı anlamına gelmektedir.
Mandalina, portakal ve limon kabuklarından kolonya ve esans üretiminde yararlanılır.
"Metre" yer boylamının dörtte birinin on milyonda biridir. XVI. Louis döneminde kararlaştırılan bu yeni uzunluk birimini doğru tanımlayabilme işi bir hayli zahmetle yapılmıştır. Çünkü bunun için boylamın bir kısmının ölçülmesi gerekmiştir. Gökbilimci J.B.Delambreda ile P.Mechain ikilisi, biri Fransadan diğeri İspanyadan hareket ederek, birkaç bin astronomik ve jeodezik gözlemde bulunmuş ve 7 yılın sonunda buluşmuşlardır. Böylece örnek metre "etalon" bulunmuştur.
Anadolu kelimesinin Yunanca "güneşin doğuşu, doğu memleketi" anlamındaki Anatolos'dan geldiği sanılmaktadır.
Cıva sıvı olarak bulunan tek metaldir.
Dünyanın en büyük teleskopu Kuzey Kafkasya'daki Zelenchkayada kurulmuş olup 600 santimlik aynaya sahiptir.
Genelde yıllık yağış miktarı 200 milimetreden az olan yerler çöl olarak nitelendirilir.
Yenilebilir yağların önemli bir kısmı; zeytin, ayçiçeği, soya, mısır, yerfıstığı, pamuk, kolza, hindistancevizi ve fındıktan elde edilir.
Kahve bitkisi, yıllık ortalama sıcaklığın 21°C olduğu ılıman iklimlerde yetiştirilebilir ve en iyi ürün deniz düzeyinden 600–2000 metre yükseklikteki ekim alanlarından alınır.
Tokyo ismi Japoncada "doğu başkenti" ( to=doğu, kyo=başkent ) anlamına gelmektedir.
Büyük Sahra Çölü 8.600.000 km²' lik yüzölçümüyle ABD kadar yer kaplar. Sahra sözcüğü Arapçadaki "sahara" sözcüğünden gelme olup çöl anlamındadır.
Petrol kelimesi Latince "petra: kaya" ve "oleum: yağ" sözcüklerinden türemiştir.
Cam yapımında saf silisyum kumu kullanılır. Camda kullanılan demir ve bakır cama yeşil renk verirken, bakır oksit ve kobalt mavi, selenyum ve bakır oksit ise kırmızı renk verir. Türkiye'de cam yapımında kullanılan silisyum kumu Kapı dağ Yarımadası, İstanbul'un Karadeniz kıyıları, Yalova kıyıları ile Sinop Yarımadasından sağlanır.
Amerikan bağımsızlık savaşından sonra, 1790'da yeni başkentin Potomac Irmağı kıyısında kurulması benimsenmiş ve yer seçimi ABD'nin ilk başkanı George Washington'a bırakılmıştır. Kentin kuruluşunu denetleyen komisyon kente "Amerikan bağımsızlık savaşında oynadığı rolle ülkenin kurucusu olarak kabul edilen George Washington'un anısına" Washington ismini vermiştir. Böylece 1800 yılında federal yönetim Philadelphia'dan Washington'a taşınmıştır. Coğrafi açıdan kopuk ve uzak oluşu nedeniyle önceleri "yaban kent" olarak anılan Washington 1812'den sonra Amerika halkınca başkent olarak benimsenmiştir.
Yeni Zelanda ve Avustralya dünyanın en büyük yün üreticileri olup, dünyadaki toplam yün üretiminin % 40'ını karşılarlar.
Litosferdeki litho sözcüğü Yunancada "taş", hidrosferdeki hidro sözcüğü ise Yunancada "su" anlamına gelmektedir.
Merinos koyunu dünyanın en kaliteli yününe sahip olup anavatanı İspanya'dır.
Kongo Nehri ve kollarını kapsadığı için Kongo ismi ile anılan ülkeye 1971 yılında "ırmak" anlamına gelen "nzadi" sözcüğünden gelme "Zaire" ismi verilmiştir.
Atlas Okyanusundaki Küçük Antil adalarına doğu-kuzeydoğu yönünden batı-güneybatı yönüne doğru sürekli esen alize rüzgârları nedeniyle "rüzgâr altı adaları" denir.
Pasifik Okyanusunda bulunanYeni Gine'ye, 1945'te buraya ayak basan İspanyol İnigo Ortiz de Retes, buradaki yerli halkı Afrika zencilerine benzettiğinden bu adaya Afrika kıtasındaki Gine'ye binaen, "Yeni Gine" ismini vermiştir.
Dünya yüzeyinin %12'si buzullarla kaplıdır.
"Tayland" sözcüğü Tayland dilinde özgür insanlar ülkesi anlamına gelmektedir.
Kristof Kolomb 1502 yılında Amerika kıtasına yaptığı son yolculuğunda Honduras'a "deniz derinlikleri" anlamına gelen ismi vermiştir.
Elverişli jeopolitik konumu nedeniyle Simon Bolivar Panamayı "evrenin kalbi" olarak nitelemiştir.
Üstünde bulunan kar ve buz örtüsünden dolayı, Antarktika "beyaz çöl" olarak bilinir.
400 kilometrelik uzunluğu ile Antarktika'daki Lambert Buzulu dünyadaki en uzun buzuldur.
Tasmanya ve Tasman Denizinin ismi yöreyi keşfeden Hollandalı denizci "Abel Tasman"dan gelmektedir.
Kuzey kutup dairesi üzerinde kalan bölgeye "arktika" denir.
Avustralya, Yeni Zelanda ve Pasifik Okyanusundaki çok sayıda adadan oluşan kıtaya "Okyanusya" denir.
Avrupalıların Brezilya toprakları ile tanışması tesadüfen olmuştur. Portekizli denizci Alvares Cabral, yelkenli gemileriyle Ümit Burnunu dolaşıp Hindistan'a gitmeyi amaçlarken rüzgârsız Gine Körfezine girmemek için, gerektiğinden fazla batıya açılınca, Brezilya kıyılarına ulaşmıştır. Portekiz hemen bu topraklar üzerinde hak iddia ederek buraya "Terra da Santa Cruz=kutsal haç toprakları" ismini vermiştir. Brezilya ismi ise daha sonraları, bu bölgede çok rastlanan ve kırmızı boya yapımında kullanılan "pau-brasil" ağacından dolayı verilmiştir.
İspanyolcada ova-düzlük anlamına gelen "pampalar" Arjantinde 760.000 km²'lik bir alan kaplar ki bu Türkiye'nin yüzölçümüne yakındır. Geniş, serin, sulak ve ağaçsız olan pampalar hayvancılık için uygun ortam oluştururlar.
Aborjinlerin gölgeli yer anlamına gelen uluru ismini verdikleri Ayers Kayası Avustralya'nın simgelerinden biridir. 384 metrelik yüksekliği ve 3,6 kilometrelik uzunluğu ile dünyanın tek blok halindeki en büyük kayasıdır. Ayers Kayası Aborjinlerce kutsal kabul edildiğinden tırmanmak günah sayılmaktadır.
Venezüella adı İspanyolca küçük Venedik anlamına gelir. Petrol üretiminde çalışmak üzere aldığı yoğun göç nedeniyle "göçmenler ülkesi" olarak bilinir.
Surinam adını 14. yüzyıla kadar bu topraklarda yaşayan "surinenlerden" almıştır. Hollanda 1667 yılında sömürgesi durumundaki New Amsterdam'ı ( bugünkü New York şehrini ) İngiltere'ye vererek karşılığında Surinam'ı almıştır.
Anayurdu Amerikanın tropikal kesimleri olan kapok ağacının liflerinden; yatak, yorgan, uyku tulumu, yastık ve can simidi yapılır.
1549 yılından 1763 yılına kadar Brezilya'nın başkenti eski ismi Bahia olan Atlas Okyanusu kıyısındaki Salvador'du.
Macellan dünya çevresindeki turunda Amerika kıtasının güneyinden geçerek Hindistan'a varmaya çalışırken geçtikleri boğaza ateş ülkesi anlamına gelen "tierra del fuego" ismini vermiştir. Çünkü bu soğuk bölgenin insanları bazen ısınmak, bazen de balıkları çekmek için kıyı boyunca ateş yakıyordu.
Kızıl Erik M.S 985'te ( Kristof Kolomb'dan 500 yıl önce ) buzlarla kaplı bir karanın en güney noktasına ulaşmış ve buraya göçmenleri kolaylıkla çekebilmek için Norveç dilinde yeşil anlamına gelen "Greenland" adını koymuştur. Bu isim daha sonraları Grönland'a dönüşmüştür.
Palmiye yapraklarındaki liflerden sicim, kurutulmuş yapraklarından hasır yaygı, paravana yapılır. Yapraklarının arasındaki kalın damardan sepet örülür. Tomurcukları çok lezzetli sebze yerine geçer. Özsuyundan palmiye şarabı, meyvesinden palmiye yağı, çekirdeğinden ise sabun elde edilir.
Dünyada en fazla kara komşusuna sahip ülkeler şunlardır; Çin ve Rusya Federasyonu 14, Brezilya 10, Kongo, Sudan ve Almanya 9, Türkiye, Avusturya, Fransa, Zambiya ve Tanzanya ise 8 ülke ile kara sınırı komşusudur.
Bolivya, ismini aslında bir İspanyol olan ve Ekvador, Bolivya, Kolombiya, Panama, Peru ve Venezüella gibi ülkelerin bağımsızlık savaşında önderlik yapan Venezüellalı Simon Bolivar'dan almıştır.
Ekvator çizgisi; Ekvador, Kolombiya, Brezilya, Gabon, Kongo, Uganda, Kenya, Somali, Maldivler, Endonezya ve Kiribati gibi ülkelerin topraklarından geçer.
Başlangıç meridyeni; İngiltere, Fransa, İspanya, Cezayir, Mali, Burkino Faso, Gana ve Togo gibi ülkelerin topraklarından geçer.
"Cezayir" Arapçada ada demektir. İsmini Akdeniz'deki küçük bir adadan almıştır.
Fas, Cezayir ve Tunus'a Afrika kıtasının batısında yer almaları nedeniyle "mağrip=günbatısı" ülkeleri denir.
Kosta Rica, İspanyolcada "zengin kıyı" anlamına gelmektedir.
Guatemala, Aztek dilinde "ağaçlar ülkesi" anlamına gelmektedir.
Brezilyanın doğu kesimindeki kurak iç bölgelerde seyrek, bodur, kuraklığa dayanıklı ve dikenli yapılarıyla belirginleşen fundalıklara sahip bitki örtüsüne "caatinga=beyaz ormanlar" adı verilir.
Gittikçe düşen bir atmosfer basıncı, rüzgâr ve çoğu kez de yağmur geldiğine işarettir. Artış gösteren bir atmosfer basıncı ise güzel bir havanın geleceğine işarettir.
Dünyada ilk petrol kuyusu 1859'da ABD'nin Pensilviana eyaletindeki Titusville'de açılmıştır. Bu kuyuda bir günde 25 varil petrol ( 1 varil=185 litre ) elde ediliyordu.
Gözlük camı; kum, bor trioksit, potas, demir ve soda, pencere camı; kum, soda, kireç, magnezyum oksit, alüminyum oksit, şişe camı; kum, soda, kireç, alüminyum oksit, kristal cam; kum, kurşun oksit ve sodadan yapılır.
Amonyak, kok kömürü, katran, ilaçlar, boyalar, patlayıcı maddeler, parfümler, antiseptikler ve plastikler taşkömüründen elde edilir.
Kanguru isminin Avustralya'ya ilk ayak basan beyazların bu zıplayan hayvanı gördüklerinde yerlilere; nedir bu hayvan? diye sormaları ve yerlilerin "kangaroo = ne dediğini anlamıyorum!" cevabını vermelerinden geldiği sanılmaktadır.
Belçika ( Be ), Nederland = Hollanda ( Ne ), ve Lüksemburg ( Lüks ) gibi ülkelerin üçü " Benelüks ülkeleri" olarak nitelendirilir.
Lös; Almanca "lose = gevşek" anlamındadır. Çok küçük mil tanelerinden meydana gelen soluk, sarı renkli toprak çöllerde ( 23° - 55° ) yaygın olarak görülür.
"Mangrov" tropikal kuşakta, güçlü gelgitlere açık koy, delta ve lagün gibi tatlı ve tuzlu suların birbirine karıştığı bataklıklarda görülen sık ormanlara verilen isimdir.
Fayansı ilk yapanlar Babillilerdir. Ortaçağda Araplar fayans yapma tekniğini Avrupa'ya taşımışlardır. Özellikle İtalya'da büyük ilgi gören fayans özellikle 1400'lü yıllarda en büyük üretim merkezi olan "Faenza"nın adıyla anılır olmuştur.
Blue jeanı 1873'te batıyı keşfe çıkan Oscar Lewis Strauss bulmuştur. Bu pantolonlar başlangıçta çadır bezi diye bilinen mavi ketenden hazırlanıyordu. Jean sözcüğü ( cin ) ilk kez 1967'de kullanılmıştır ve bu isim Cenova'dan gelmektedir. Çünkü bu pamuklu kumaş Cenova'da dokunmaktaydı.
Haşhaş ismi, Hasan Sabah'tan gelmektedir. Haşhaşin = haşhaşçılar mezhebinin kurucusu olan Hasan Sabah haşhaş sakızı, afyonun insan iradesini nasıl zayıflattığını görmüş ve mezhebine girenlere haşhaş vererek çeşitli cinayetler işlettirmiştir.
Karabiberin en çok üretildiği yerler; Hindistan, Malezya ve Endonezya'dır.
1847'de İngiliz Mercer, pamuk ipliğini bir sudkostik eriyiğinin içine batırarak yeni bir iplik elde etti ve bu yeni ipliğe " merserize" adını verdi.
1822 yılında Fransız mineraloji uzmanı Pierre Berthier, Provanca bölgesinin " baux" kentinde bir maden bularak buna "boksit" adını vermiştir. 1854'te Fransız kimyacı Saint- Claire Devill bu madeni klorürle indirgeyerek asıl alüminyumu elde etti.
Pamuk bitkisinin gelişip ürün vermesi için 200 gün, mısır bitkisinin gelişip ürün vermesi için ise 150 gün sıcaklığın O°C'nin üzerinde olması gerekir.
Bir bölgede günlük en yüksek sıcaklığın 30°C'nin üzerine çıktığı gün "tropik gün", günlük en yüksek sıcaklığın 25°C'nin üzerine çıktığı gün "yaz günü", günlük en düşük sıcaklığın 0°C'nin üstüne hiç çıkmadığı gün ise " kış" günü olarak kabul edilir.
Çernezyom, Rus dilinde çern = kara renkli, ezyom = toprak sözcüklerinden gelmedir.Uzun boylu çayır bitki örtüsü altında oluşan koyu renkli toprak organik madde bakımından oldukça zengindir.
1998 yılına kadar Everest zirvesine çıkmaya çalışan 918 kişiden 146'sı ölmüştür.
Atmosfer sözcüğü Yunanca "atmos = nefes, sphere = küre" kelimelerinden gelmektedir.
Atmosferdeki havanın 1 cm²'lik yüzeye yaptığı basınç 760 mm.lik cıva sütunun ağırlığına eşit olup, 1033 gr.dır. Dolayısıyla tüm atmosferin ağırlığı 5,1 trilyon kilogramdır.
Güneşten yeryüzüne gelen enerjinin;
% 25'i bulutlar ve atmosferce geriye yansıtılır.
% 25'i dağılmaya ( difüzyona ) uğrar.
% 15'i atmosfer tarafından emilir.
% 8'i yerden geriye yansıtılır.
% 27'si ise yeryüzünü ısıtır.
Her yıl 1 milyar ton Afrika toprağı Atlas Okyanusunu geçerek Amerika kıtasına ulaşır. Bu toz ve toprak Amerika'ya, Karayip'lere ve Amazon Havzasına, Bahama Adalarına zengin tortular taşır. Zengin mineral ve besin taşıyan bu topraklar; bünyesinde böcek, mikro organizmalar ve mantar barındırdığından tarım topraklarının verimli hale gelmesinde etkilidir.
Macaristan'ın başkenti Budapeşte iki bölümden oluşur. Tuna Nehrinin iki yakasında kurulan Budapeşte'nin ilk çekirdeği olan Buda ortaçağda Tuna Nehrinin batı kıyısına kurulmuştur. Bu kesimde tarihi eserler ve konutlar bulunur. Daha sonraları Tuna Nehrinin doğu kıyısına kurulan Peşte ise ticari, kültürel ve idari merkez özelliğindedir.
Mississipi, Kızılderili dilinde "büyük su, suların atası anlamına" gelmektedir.
Liberya ismi "özgür olanların ülkesi" anlamına gelmektedir.
Başkent Addis Ababa Etiyopya dilinde "yeni çiçek" anlamına gelmektedir.
Deniz seviyesinden 2500 metre yükseklikte kurulan Addis Ababa, Afrika kıtasının en yüksekte kurulan kentidir.
Sudan'ın ismi Arapçada "siyahlar ülkesi" anlamındaki bilad el-sudan'dan gelmektedir.
Kenya'nın başkenti Nairobi ismini Masailerin Enkare Nairobi dedikleri bir su kaynağından alır ve yerli dilinde "soğuk su" anlamına gelir.
Casablanca ismi İspanyolcada "beyaz ev" anlamına gelmektedir.
Botswana ismini ülkede kalabalık bir topluluk olan Botswana kabilesinden almıştır.
Kalahari çölü "kum dünyası" ya da "susuz ülke" olarak bilinir. Çölde ot toplulukları ve ağaçlıklar bulunur.
Kuveyt arapçada "korunmuş kent, kale" anlamına gelmektedir.
Japonya yani "Nippon" Japonca dilinde, güneşin doğduğu ülke anlamına gelmektedir.
Kosta Rika İspanyolcada zengin kıyı anlamına gelmektedir.
Madagaskar'da 150.000 hayvan ve bitki türü yalnızca bu ülkeye ait endemik türdür.
Moldova'nın ismi Romanya'da bulunan Moldova ırmağından gelmektedir.
İspanyollar Venezüella'ya su üstündeki evlerden dolayı bu ülkeye "küçük Venedik" anlamına gelen Venezüella ismini vermişlerdir.
Tuna Nehri Avusturya'nın başkenti viyana, Slovakya'nın başkenti Bratislava, Macaristan'ın başkenti Budapeşte ile Yugoslavya'nın başkenti Belgrad'dan geçer.
Dünyanın en büyük ticari gemi filosu Yunanistan'dadır.
Dünyanın en zengin fosfat rezervleri Fas'ta bulunur.
Haiti ismi yerli dilinde "dağda yaşayanlar" anlamına gelmektedir.
İsviçre denize kıyısı olmadığı halde, dünyada deniz ticaret filosu olan tek ülkedir.
Haiti Cumhuriyeti 1804 yılında bağımsızlığını ilan eden ilk zenci devletidir.
Birmanya, 1989 yılında ismini Myanmar Cumhuriyeti olarak değiştirmiştir.
Ukrayna, Bulgaristan, Almanya, Macaristan, Rusya Federasyonu, İspanya, İngiltere gibi ülkelerde doğal nüfus artışı eksi değerlerle ifade edilmekte, yani bu ülkelerin nüfusları giderek azalmaktadır.
Kuzey Amerika'da yer alan Superior Gölü dünyanın en büyük tatlı su gölüdür.
ABD'nin Detroit kenti dünya otomobil endüstrisinin başkenti olarak kabul edilmektedir.
Himalayalar üzerindeki Everest zirvesi Nepal dilinde "gökyüzünün tanrısı" ( sagarmatha ), Tibet dilinde ise "dünyanın ana tanrıçası" ( comolungma ) anlamına gelmektedir.
Ekvator'un başkenti Quito 0,4 °C ile dünyada yıllık sıcaklık farkının en az olduğu yerdir.
Finlandiyalılar kendi ülkelerine " suomi" yani "Bin göller" ülkesi demektedir.
Polonya ismi yerli dilinde "düzlükler ülkesi" anlamına gelmektedir.
Ekvatoral iklim kuşağında yer alan Endonezya'da 2000 ağaç türü, ( 300 tür palmiye ) 40.000 bitki türü, 2000 kuş türü, 1700 balık çeşidi ve 500'den fazla memeli türüne sahiptir.
2200 metreyi bulan ortalama yükseltisi ile Antartika, dünyanın en yüksek kıtasıdır.
Dünyada toplam 231 ülke bulunmaktadır. 58 ülke ile Afrika ülke sayısının en fazla olduğu kıta iken, 13 ülke ile Güney Amerika ülke sayısının en az olduğu kıtadır.
Avrupa kıtasındaki en yarımada İskandinavya, en büyük ada Büyük Britanya en büyük göl Ladoga, en uzun nehir ise Volga'dır.
Asya kıtasındaki en büyük yarımada Arabistan, en büyük ada Borneo ( Kalimantan ), en büyük göl Hazar, en uzun nehir ise Hoang Ho'dur.
Afrika kıtasındaki en büyük yarımada Somali, en büyük ada Madagaskar, en büyük göl Victoria, en uzun nehir ise Nil'dir.
Kuzey Amerika'daki en büyük yarımada Labrador, en büyük ada Grönland, en büyük göl Superior, en uzun nehir Mississippi'dir.
Güney Amerika'daki en büyük yarımada Guajiro, en büyük ada Ateş Toprakları, en büyük göl Maracaibo, en uzun nehir ise Amazon'dur.
Dünya Turiz Örgütü verilerine göre; ABD 73, İtalya 31, İspanya ve Fransa 25 milyon dolar yıllık gelir ile dünyada turizmden en fazla para kazanan ülkelerdir.
Kütahya, Bilecik Çanakkale; seramik, Kahramanmaraş ve Erzincan; bakır işlemeceliği, Bolu, Kahramanmaraş, Bartın; ağaç oymacılığı, Nevşehir; çömlekçilik, Isparta, Kayseri ( Bünyan ), Konya, Niğde, Siirt, Burdur, Uşak, Muğla; ( Milas ) halı ve kilim dokumacılığı, Muğla; cam işlemeciliği, Zonguldak ( Devrek ), Kahramanmaraş; baston yapımı, Eskişehir; lületaşı işlemeciliği ile tanınmış yerlerdir.
2006 yılında doğal kaynak tüketimi, yaşam süresi, insanların mutluluğu ve ekolojik faktörlerin değerlendirildiği bir araştırmada Pasifik Okyanusunda küçük bir ada olan "Vanuatu" dünyanın en mutlu insanlarının bulunduğu ülke olarak seçilmiştir. Türkiye ise 98. sırayı almıştır. Zimbabwe ise bu listede sonuncu sırayı almıştır.
Brezilya'nın Amazon Havzasında yaşayan yerli "Piraha kabilesi" ile Afrika'daki bir grup "Bushmen" yerlilerinde ortalama yaşam süresi yaklaşık 100 yıldır.
Aydın'ın "Atça" beldesindetüm ara sokaklar geniş ana caddelere, tüm ana caddelerse beldenin ortasındaki parka çıkmaktadır. Belde bu haliyle Paris şehrine benzemektedir.
Keçiboynuzu, petrol aramadan kibrit üretimine kadar 17 sanayi dalında kullanılmaktadır.
2003 yılında Avrupa'da yaşanan aşırı sıcaklar nedeniyle çoğunluğu yaşlı 25.000 kişi yaşamını kaybetmiştir.
Meşe palamudu gıda ürünlerinde katkı maddesi olarak kullanılır.
Afrika ülkelerinde kişi başına düşen yıllık sağlık harcaması 15 doların altındadır.
Türkiye'de son 40 yılda 1.300.000 hektarlık sulak alan yok edilmiştir.
1767 Kilometre uzunluğundaki Bakü-Tiflis- Ceyhan boru hattının 443 kilometresi Azerbaycan'da, 248 kilometresi Gürcistan'da, 1076 kilometrelik bölümü ise Türkiye'dedir.
2006 yılında yapılan bir araştırmada Hindistan'ın Bombay şehri dünyanın en kaba şehri olarak şeçilirken, New York, Zürih, Toronto ve Berlin dünyanın en kibar şehirleri olarak belirlenmiştir.
Işık, 1 saniyede dünyanın çevresini yaklaşık 8 kez dolaşmaktadır.
Dünyada aktif volkanik dağı olmayan tek kıta Avustralya'dır.
2006 yılı değerlerine göre dünyanın en büyük ekonomileri; ABD, Japonya, Almanya, Çin ve İngiltere'dir.
Dünyada en çok silah satan ülkeler Rusya Federasyonu ve ABD'dir Ençok silah alan ülkeler ise Hindistan, Çin ve Yunanistan'dır. Türkiye silah alımında 10. sıradadır.
Dolmabahçe sarayının yapıldığı yer 1614 yılına kadar bir koydu. İstanbul'un fethiyle zamanla bataklığa dönüşür. Bu tarihte Sultan I.Ahmed'in dikkatini çekmiştir. 1614'te Sultan'ın talimatıyla imparatorluğun en uzak yerlerinden bulunup getirilen ağaç kazıklar denize çakılır, kazıkların arasına yine ağaçtan hasırlar örülür ve koy doldurulmaya başlanır. B u işlem 16172de tahta çıkan II. Osman dönemine kadar devam eder. Sonunda dolma adında bir hasbahçe yaratılır, adına da Dolmabahçe denir. Sarayın dekorasyonunda, saf ipektyen döşeme kumaşlar, perdeler Hereke fabrikasında dokutturulur. Halılar Manisa Gördes, Hereke, Isparta, Kayseri Bünyan'dan getirtilir. Bir kısmı ise İran ve Avrupadan. Görkemli mobilyalar Fransa ve İtalya'dan alınır. Saray İngiliz ve Fransız kristalleriyle donatılır. Sarayın dışarıdan mermer ve taş gibi gözüken bütün taşıyıcı sütunları meşe ağacındandır. Sütunlar, kireç külleri ve başka karışımlar elde edilerek büyük bir ustalıkla mermere benzetilir. Sarayda muhafız alayı askerleri taş kesilmişçesine nöbet tutar. Üç katlı sayrın kullanım alanı 16.600 m²'dir. Yan bina ve bahçelerle toplam alanı 110.000 m² yi bulur. Şimdi Swissotelin bulunduğu yer bir zamanlar sarayın bahçesi iken, İnönü Stadının olduğu yer ise bir zamanlar saray atlarının ahırı idi. Sarayda; 285 oda, 43 büyük salon,82 koridor, 64 hol, 68 tuvalet,6 büyük Türk hamamı, 9 özel banyo, 3 mutfak ve 1427 pencere mevcuttur.
2006 yılında Çin ve Güney Kore'ye sarı kar yağdı.
Kanada, yeryüzündeki yüzey tatlı sularının %10'una sahipken, dünya nüfusunun %1'inden azını barındırır.
Kıtaların tamamı düzleştirilip, toprakları denizlere doldurulsa 2700 metre yüksekliğinde su kütlesi ortaya çıkar.
Dünyada en fazla kongre yapılan şehirler arsında; Barcelona, Viyana, Singapur, Berlin ve Hong Kong ilk sırayı almaktadır.
Türkiye'nin en yüksek çağlayanı 166 metre ile Artvin'in Yusufeli ilçesindeki Çilo çağlayanıdır.
Çam fıstığı Türkiye'de tatlı ve pilavlarda kullanılırken, Avrupa'da at yeminden gıda ve sağlık sektörüne kadar pek çok alanda kullanılmaktadır. Türkiye'de yıllık 1500 ton üretimi bulunan ve yoğun olarak Muğla ve Aydın çevresinde üretilen çam fıstığı Bergama'ya bağlı Kozak köylerini zengin etti. Kozak yaylası çevresindeki çam fıstığı yetiştiricisi 16 köy, yıllık 1000 tonluk üretimi ile Türkiye'nin en zengin köyleri arasına girdi. Bu köylerde kişi başına gelir 14.000 euro seviyesinde.
Satınalma gücünde Lihtenştayn ( %225 ), Lüksemburg, İsviçre, Avusturya ve ABD başı çekerken, Türkiye ( % 30 ) ile sonlarda yer almaktadır.
Kullanılmayan kurtlu meyve ve tarım ürünleri ekolojik tarımda gübre olarak kullanılmaktadır.
Meyve kabukları ilaç ve reçel sanayinde kullanılmaktadır.
Günümüzde dünyada 1.19 milyar baş koyun vardır. Türkiye'deki koyun sayısı ise 45 milyon civarındadır.
Ihlamur ağacının odunu çok hafif olduğundan model uçaklar gibi hafif olması istenen eşyalar ıhlamur kerestesinden yapılır.
Kestane ağacının kerestesi yaklaşık 500 yıl dayanır. Bu nedenle Karadeniz Bölgesindeki tarihi evler kestane ağacından yapılmıştır.
Bugüne kadar en hızlı rüzgâr 450 km/saat hızla ABD'nin Teksas eyaletinde gözlenmiştir.
Bütün kar taneleri altıgendir. Yani hepsinin de altı köşesi vardır. Her yağışta milyarlarca kar tanesi düşer, ancak asla birbirinin tam benzeri olan kar tanesine rastlanmamıştır.
Yeryuvarlağının katı olan dış kısmını oluşturan ve kalınlığı 5–100 km arasında değişen hareket halindeki parçalara levha denir. Bu levhalar, üst mantonun daha akıcı ve yumuşak katmanı olan astenosfer üzerinde hareket halindedir. Bunlar; Kuzey Amerika, Avrasya, Karayipler, Afrika, Arabistan, Filipinler, Pasifik, Kokos, Güney Amerika, Avustralya-Hindistan, Nazka ve Antarktika levhalarıdır.
Dünyada ortalama yaşam süresi en uzun olan ülkeler; Japonya ( 82,2 ), İzlanda ( 80,9 ), İsviçre ( 80,7 ), Avusturya ( 80,5 ) ve İsveç'tir. ( 80,3 )
Jeotermal enerji potansiyeli bakımından Türkiye dünyada 7. Avrupa'da ise 1.dir. Ancak bu potansiyelin ancak %6'sını kullanmaktadır. ( Aydın; Sultanhisar, Yılmazköy- Balıkesir; Balya, Ilıca- İzmir; Aliağa, Samurlu- Karabük; Eskipazar – Kırşehir; Mucur, Çiçekdağı, Mahmutlu- Manisa; Alaşehir, Kavaklıdee, Kula – Van; Özalp, Erciş, Zilan, Şoköy jeotermel enerji üretimine uygun yerlerdir.)
2006 yılında nüfusu en fazla artan iller; İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Bursa ve Şanlıurfa'dır. 2005 – 2006 yılları arasında İstanbul'un nüfusu 290.293 kişi, Ankara'nın 67.243, Antalya'nın 63.898, İzmir'in 60.276, Bursa'nın ki ise 52.000 kişi artmıştır.
2006 yılında nüfusu ençok azalan iller; Zonguldak, Kastamonu, Sivas, Sinop ve Kars'tır. 2005 -2006 yılları arsında Zonguldak'ın nüfusu 11.072 kişi, Kastamonu'nun 10.097, Sivas'ın 8.792, Sinop'un 7.555, Kars'ınki ise 7.300 kişi azalmıştır.
Türkiye'deki mevcut rüzgâr enerjisi potansiyeli, kurulu elektrik gücünün iki katı kadar temiz enerji üretimine elverişlidir.
Yurt dışında yaşayan toplam Türk vatandaşı sayısı 3.574.154'tür. Bunun 1.194.000'i ise işçidir. Almanya'da 1998.534, Fransa'da 325.887, Hollanda'da 319.600, ABD'de 220.000, Avusturya'da 134.243, Suudi Arabistan'da ise 100.000 Türk vatandaşı yaşamaktadır.
Avrupa kıtasının en az yağış alan yeri 150 mm ile Rusya Federasyonu'nda yer alan Astragan'dır. Afrika kıtasında en fazla yağışı 10.160 mm ile Kamerun Debungia alır. Amerika kıtasında ise 8.991 mm ile Kolombiya'da ki Chaco alır. Avustralya'nın en az yağış alan yeri ise 150 mm ile Eyre Gölü çevresidir.
Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Gürcistan, Azerbeycan, İran ve Rusya Federasyonu Hazar Denizine kıyısı olan ülkelerdir.
Dünya altın üretiminde; Güney Afrika Cumhuriyeti yılda 1000 ton ile birinci, Rusya Fedarasyonu 170 ton ile ikinci, Kanada 70 ton ile üçüncü ve ABD 50 ton ile dördüncüdür.
Batı Avrupa'da bir insanın yaşam ortalama yaşam süresi 79, Amerika'da ortalama 80, Afrika'da ise ortalama 55 yıldır.
Dünyanın yedi harikası; Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı , Mısır Piramitleri, Efes'teki Artemis Tapınağı, Halikarnasos'taki Kral Mausolos'un Anıt Mezarı, Olympia'daki Zeus Heykeli, Mısır'daki İskenderiye Feneri ile Rodos Heykeli'dir.


Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/cografya/20592-cografyada-bilinmeyenler.html#ixzz1vQXdNG5I

19 Mayıs 2012 Cumartesi

YER ŞEKİLLERİNİN GÖSTERİLMESİ


Yerşekillerinin Gösterilmesi

Yer şekillerinin gösteriminde en çok kullanılan yöntem izohips yöntemidir.

İzohips yöntemi ile yapılan haritalarda izohipslerin uzanışına göre, tepe, sırt, boyun, yamaç, vadi, delta gibi yer şekillerini harita üstünde tanımlamak mümkündür.

Tepe: Bir doruk noktası ve onu çevreleyen yamaçlardan oluşmaktadır.

Sırt: İki akarsu vadisini birbirinden ayıran ve birbirine ters yönde eğimli yüzeyleri birleştiren yeryüzü şeklidir. Sırtların üzeri düz olabileceği gibi keskin de olabilir.

Boyun: Birbirine ters yönde açılmış iki akarsu vadisinin en yüksek, iki doruk arasındaki alanın en alçak yerine boyun denir. Buralara bel ya da geçit de denir.

Yamaç: Yeryüzündeki eğimli yüzeylerdir.

Vadi: Akarsuyun açtığı, sürekli inişi bulunan, uzun, doğal oluktur.

Delta: Akarsuyun taşıdığı maddeleri denize ya da göle ulaştığı yerde biriktirmesi ile oluşan yeryüzü şeklidir.

UYARI: İzohipslerin "V" şeklini aldığı yerlerde, açık taraf akarsu akış yönünü gösterir. Akarsuların delta oluşturdukları yerlerde, izohipsler deniz veya göl yüzeyine doğru çıkıntı yapar.

İzohipsin "V" şeklini aldığı yerlerde yükselti "V" nin açık ucuna doğru artıyorsa sırt, sivri ucuna doğru artıyorsa vadi vardır.

Boyun olabilmesi için, karşılıklı iki tepe arasında, birbirine ters yönde uzanan iki akarsu vadisinin bulunması gerekir.

Yeryüzü Şekillerini Gösterme Yöntemleri

1. Renklendirme Yöntemi

Fiziki haritalarda yeryüzü şekillerini daha belirgin gösterebilmek için yükselti basamakları renklerle ifade edilir. Renklendirme işlemi, aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi olur:

Fiziki haritalarda beyaz renkler buzulları ya da kalıcı karları gösterirler. Göl, deniz ve okyanuslar ise mavi renkle gösterilmektedir. Mavinin tonu koyulaştıkça derinliğin arttığı anlaşılır. Renklendirme yöntemi, günümüzde en çok kullanılan yöntemlerdendir.

2. Gölgelendirme Yöntemi

Yerşekillerinin bir yönden ışıkla aydınlatıldığı düşünülür. Buna göre, ışık alan yerler açık, gölgede kalan yerler koyu renkte boyanır. Haritacılıkta daha çok yardımcı bir yöntem olarak kullanılır.

3. Tarama Yöntemi

Eğim ile orantılı olarak kalınlıkları artan çizgilerle yerşekilleri gösterilir.

Tarama yönteminde, eğim fazla ise çizgiler kalın, kısa ve sık olur. Eğim az ise çizgiler ince, uzun ve seyrek olur. Düz alanlar ise taranma¤¤¤¤¤ boş bırakılır. Fazla kullanılmayan bir yöntemdir.

4. Kabartma Yöntemi

Yeryüzü şekillerinin belirli bir ölçek dahilinde küçültülerek oluşturulan maketleridir. Bu yöntem, yerşekillerinin gerçeğe en uygun olarak gösterilmesini sağlar. Ancak, kabartma haritaların yapılışı ve taşınması zor olduğundan kullanım alanı dardır.

5. İzohips (Eş yükselti) Yöntemi

Deniz seviyesinden itibaren aynı yükseklikteki noktaların birleştirilmesiyle elde edilen eğrilere izohips eğrileri denir.

İzohipslerin özellikleri şunlardır:

• İç içe kapalı eğrilerdir.
• Sıfır (0) m izohipsi deniz seviyesinden başlar. Kara ile denizin birleştiği deniz kıyısını düz bir çizgi halinde takip eder. Buna kıyı çizgisi adı verilir.
• İzohips eğrileri dağ doruklarında nokta halini alır. Buralar zirve olarak tanımlanır.
• İzohipsler yeryüzü şekillerinin kuşbakışı görünümünü belirler.
• En geniş izohips halkası en alçak yeri, en dar izohips halkası ise en yüksek yeri gösterir.
• İki izohips eğrisi birbirini kesmez.
• Birbirini çevrelemeyen komşu iki izohipsin yükseltileri aynıdır.
• İzohipslerin sıklaştığı yerler eğimin arttığını, seyrekleştiği yerler ise eğimin azaldığını gösterir.
• Çukurluklar, derinlik istikametinde ok işareti konularak gösterilir. (Krater, polye, obruk gibi)
• Her izohips eğrisi kendisinden daha yüksek bir izohipsi çevreler. Ancak çukur yerlerde bunun tersi geçerlidir.
• İki izohips eğrisi arasındaki yükselti farkına eküidistans (izohips aralığı) denir.
• İzohipslerin sık geçtiği deniz kıyılarında kıta sahanlığı (şelfi) dar, seyrek geçtiği kıyılarda kıta sahanlığı geniştir. Başka bir ifade ile, alçak kıyılarda deniz sığ, yüksek kıyılarda deniz derindir.
• Deniz seviyesine göre aynı derinlikteki noktaların birleşmesi ile elde edilen çizgilere izobat (eş derinlik) eğrileri denir. Kıyı çizgisi, izohips ile izobat eğrilerinin başlangıç çizgisidir.

İzohips Yöntemiyle Bazı Yeryüzü Şekillerinin Gösterilmesi

1. Boyun
Tepe ve sırtlar arasında nispeten alçakta kalan düzlüklerdir.

2. Vadi
İzohipslerin zirveye doğru “ v ” şeklinde girinti yaptıkları yerlerdir. Vadi yamacının eğimine göre “ ? ” şeklindeki girintinin biçimi de değişir. “ ? ” nin açık ağzı suyun akış yönünü, kapalı kısmı kaynak yönünü gösterir.

3. Sırt
İki yamacın birleştiği, su bölümü çizgisinin geçtiği sınırdır.

4. Çanak (Kapalı Çukur)
Çevresine göre yükseltisi az olan sahalardır. Çanakların kolaylıkla tanınabilmesi için, eğim yönünde merkezi gösteren bir ok işareti konur.

5. Kıyı Çizgisi
Deniz seviyesini gösteren sıfır metre eğrisidir.

6. Delta
Akarsuların denize döküldükleri yerlerde denize doğru uzanan, üçgen şeklindeki çıkıntılardır.

Haritalardan Yararlanma

1. İzohips haritalarından profil çıkarma

Yeryüzü şekillerinin yandan görünüşüne (kesitine) profil denir. Profil şu şekilde çıkarılır:

• Profili çıkarılacak olan noktaların arasına bir doğru çizilir.
• Bu doğrunun kestiği izohipslerin yükselti değerleri, alt kısma çizilecek yükselti ölçeği ile kesiştirilir.
• Kesişen noktalar birleştirildiğinde profil çıkarılmış olur.

Şu üç özellik kontrol edilerek profil bulunabilir.

a)Tepe sayısı b) Eğim c) Yükselti

2. İzobat haritalarından profil çıkarma

İzobat haritalarından profil çıkarma işleminde, aynen izohips haritalarından profil çıkarılırken izlenen yollar uygulanır.

3.Yükselti Bulma

İki izohips arasındaki yükselti farkı dikkate alınarak, yükseltisi bilinen yerden başlamak üzere izohipsleri sa¤¤¤¤¤, istenilen noktanın yükseltisi bulunabilir. İzohips aralığı sayısının, iki izohips arası yükselti farkına çarpımı, toplam yükseltiyi verir.

4. Yön bulma

Haritalar genellikle kuzey - güney istikametinde çizilirler. Bundan yararlanarak yön tayin edilebilir.

Ayrıca paralel ve meridyenlerden de yararlanılabilir. Bunun yanında harita üzerindeki yön okları da bize bu konuda bilgi verir.

5. Eğim bulma

Haritalardan yararlanarak, herhangi bir arazinin eğimi ölçülebilir. Herhangi iki noktanın yükselti farkının, yine aynı iki nokta arasındaki yatay mesafeye oranına eğim denir.

• Yatay mesafe arttıkça, eğim azalır,
• Yatay mesafe azaldıkça, eğim artar.

Eğim şu formülle bulunur:
Eğim = Yükseklik (m) * 100 / Yatay Uzaklık

h = Yükselti farkı
L = İki nokta arasındaki yatay uzaklık.

18 Mayıs 2012 Cuma

COĞRAFİ KONUM

Coğrafi Konum

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde kapladığı alana coğrafi konum denir. Özel ve matematik konum diye ikiye ayrılır. Bir ülkenin coğrafi konumu , o ülkenin tabii, beşeri ve ekonomik özelliklerini çok yönlü etkiler.

ÖZEL KONUM

Herhangi bir yerin kıtalara, denizlere, dağ sıralarına, boğazlara ,komşu ülkelere, ulaşım yollarına, yer altı ve yerüstü kaynaklarına, siyasi bloklara göre olan konumu ve yükseklik değerleri özel konumudur.

ÖZEL KONUM ÜLKELERİN; jeopolitik konumunu, iklimini, nüfusun dağılışını, yerleşme şartlarını ,turizm faaliyetlerini, ulaşım imkanını, ekonomik faaliyetlerini etkiler.

TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI

Türkiye Asya, Avrupa ,Afrika kıtalarını birbirine bağlayan önemli bir kavşak noktasında kurulmuştur.

Asya –Avrupa arasında bir köprü durumundadır.

Stratejik önemi olan boğazlara sahiptir.

Petrol bakımından zengin ülkelere komşudur.

Asya Avrupa arasındaki en önemli ticaret ve ulaşım yolları Türkiye’den geçer.

Ortalama yükseltisi fazladır ve engebelidir. Bu durum tarım, nüfus, sanayi, ulaşım ve yerleşmeyi etkiler.

Türkiye’nin gerçek yüzölçümü 814.578 km2 , izdüşüm yüzölçümü ise 779.452 km2dir. Aradaki fark ülkemizin yüksek ve engebeli olmasından kaynaklanır.

****Not: Bir yerin gerçek yüzölçümü ile izdüşüm yüzölçümü arasında fark fazla ise o yer engebelidir. Fark az ise düzlüktür.

MATEMATİK KONUM

Matematik konum:Bir yerin enlem ve boylamlara göre dünya üzerindeki yeridir. Bir başka ifade ile Ekvator’a ve Greenwich ‘e göre konumudur.

Örneğin: Türkiye 36° -42° kuzey enlemleri ( paralelleri ) ile 26°-45° doğu boylamları (meridyenleri) arasındadır.

YERKÜRE’ NİN KOORDİNATLARI



PARALELLER

Ekvatora paralel olarak 1°lik açı aralıklarıyla çizildiği varsayılan dairelerdir.

Özellikleri:

Başlangıç paraleli Ekvator'dur ve en büyük paralel dairesidir (40.076km). Dünyanın şeklinden dolayı Kutuplara gidildikçe çevre uzunlukları azalır.

Birer derece aralıklarla geçerler.

90 tanesi Güney, 90 tanesi Kuzey Yarımküre'de olmak üzere toplam 180 tanedirler.

İki paralelin arasındaki uzaklık her yerde 111 km dir.

Paralellerin derecesi kuzey ve güneye doğru artar.



Paralel farkı ile uzaklık hesaplanabilmesi için bize verilen merkezler aynı meridyen üzerinde olmalıdır. Farklı meridyen yaylarında olduğunda açı farkı ortaya çıkar ve iki paralel arası 111 km den daha fazla olur.
Paralel farkı bulunurken verilen merkezler aynı yarımkürede ise büyük olan enlem derecesinden küçük olan çıkarılır. Farklı yarımkürede olurlarsa enlem dereceleri toplanır.



A-B=?
50-20=30 paralel farkı

30 x 111= 3330 km

E-D=?

35-15=20 paralel farkı

20x111=2220 km

B+D=?

20 +15=35 paralel farkı

35 x 111=3885 km

ENLEM VE ETKİLERİ

ENLEM: Yerkürede herhangi bir noktanın ekvatora olan uzaklığının açı cinsinden değeridir.

Güneş ışınlarının düşme açısı kutuplara doğru küçülür. Işınların atmosferdeki yolu uzar. Tutulma artar ve sıcaklık ta kutuplara doğru azalır.

Denizlerin sıcaklığı ve tuzluluğu kutuplara doğru azalır.

Matematik iklim kuşakları oluşur

Bitki örtüsü kutuplara doğru aralıksız kuşaklar oluşturur.

Tarımın yükselti sınırı, Toktağan kar sınırı (Daimi kar sınırı), Orman üst sınırı kutuplara doğru azalır.

Akarsuların donma süresi kutuplara doğru uzar.

Gece gündüz arasındaki zaman farkı kutuplara doğru artar.

Dünyanın çizgisel dönüş hızı kutuplara doğru azalır.



Aynı Enlem Üzerindeki Merkezlerde Ortak Özellikler



Ekvatora ve kutuplara eşit uzaklıktadırlar.

Güneş ışınlarını aynı açıyla alırlar.

Gece- gündüz süreleri birbirine eşittir.

Dünyanın çizgisel dönüş hızı aynıdır.

Aynı iklim kuşağındadırlar. Fakat aynı iklim özelliği görülmeyebilir (özel konumdan dolayı).

İki meridyen arasındaki mesafe aynıdır.



MERIDYENLER



Ekvatoru dik olarak kesen ve kutuplarda birleşen hayali dairelere meridyen daireleri denir

Özellikleri:

Başlangıç meridyeni Greenwhic’ tir.

Greenwhic’in 180 batısında ve 180 doğusunda olmak üzere 360 tane meridyen yayı vardır. Tam daire olarak 180 adettir.

Aralarındaki uzaklık sadece Ekvator üzerinde 111 km’dir. Dünyanın şeklinden dolayı Kutuplara gidildikçe bu uzaklık daralır. Örnek:Türkiye’de ortalama 85 km , Kutup dairelerinde 47 km dir. *** Bunun sonucu olarak doğu-batı yönünde aynı mesafe gidildiğinde Kutuplara yakın yerde daha fazla meridyen geçilirken, Ekvatorda en az meridyen geçilir.

İki meridyen arasında 4 dakikalık yerel saat farkı vardır.

Kutuplarda birleştikleri için meridyen yayları eşit uzunluktadır.

Aynı meridyen üzerindeki bütün noktalarda yerel saat aynıdır. Ayrıca 21 Mart-23 Eylül günlerinde de güneş aynı anda doğar ve batar.

BOYLAM VE ETKİLERİ

Boylam: Herhangi bir noktanın başlangıç meridyenine olan uzaklığının açı cinsinden değeridir.

ETKİLERİ: Boylamın tek etkisi yerel saat farkları oluşturmasıdır.

YEREL SAAT HESAPLAMALARI

Yerel Saat: Bir yerin kendine özgü saatidir. Güneşin ufuk çizgisindeki konumuna göre belirlenir. Güneş ufuk çizgisinde en yüksek konuma geldiğinde o yerin yerel saati 12:00 dır. Cismin gölgesi en kısadır.



Aynı yarım kürede ise büyük olan meridyen derecesinden küçük olan çıkarılır. Farklı yarım kürelerde ise toplanır. A-B=?
25-10= 15° Meridyen farkı

15x4= 60 dk



E-D=?
8-5= 3º Meridyen farkı

3x4= 12 dk



B+E=?
10+8= 18° Meridyen farkı

18x4= 72dk=1:12



***Not: Dünyamız kendi ekseni çevresinde batıdan doğuya doğru döndüğü için doğudaki bir merkezde güneş erken doğar, erken batar. Batıdaki bir merkezde ise geç doğar geç batar. Sonuçta doğudaki bir meridyenin yerel saati her zaman daha ileridir.

SAAT DİLİMLERİ VE ULUSAL SAAT



Günümüzde yerel saatlere göre hareket etmek hem ülke içinde hem de ülkeler arası ilişkilerde sıkıntılar meydana getirir. Bunu önlemek için uluslararası saat sistemine geçilmiştir. Bunun için dünyamız 15°' lik meridyen yayları şeklinde 24 saat dilimine ayrılmıştır. Her saat diliminde de tam ortadan geçen meridyenin yerel saati ortak kabul edilmiştir. Saat dilimlerinde de başlangıç olarak Greenwich'in 7,5° doğu ile 7,5° batı meridyenleri alınmıştır.

Türkiye, ikinci ve üçüncü saat dilimlerinde yer almaktadır. Ancak biz bunlardan sadece birini kullanmaktayız.1978 yılına kadar topraklarımızın çoğunun yer aldığı ikinci saat diliminin( 30° Doğu meridyeni -İzmit) yerel saati ülkemizde ortak saat olarak kullanılmıştır. Bu tarihten sonra güneş ışığından daha fazla faydalanarak enerji tasarrufu sağlamak için ileri ve geri saat uygulamasına geçilmiştir. İlkbahar-yaz dönemlerinde ileri (45° Doğu meridyeni-Iğdır), sonbahar-kış dönemlerinde geri saat (30° Doğu meridyeni -İzmit) uygulaması yapılmaktadır.

TARİH DEĞİŞTİRME ÇİZGİSİ



Tarih değiştirme çizgisi olarak 180 meridyeni kabul edilir. Bu meridyenin doğu tarafında batı meridyenleri, batı tarafında ise doğu meridyenleri bulunmaktadır. Dolayısıyla doğu meridyenlerinin olduğu batısında bir gün ileri, batı meridyenlerinin olduğu doğusunda ise bir gün geridir.

Not: Tarih değiştirme çizgisi ve saat dilimleri ülke sınırlarına göre çizildiğinden meridyenlere tam uygun olarak uzanış göstermezler. Girinti-çıkıntı oluştururlar.

TÜRKİYE'NİN MATEMATİK KONUMU VE SONUÇLARI

Kuzey Yarım Küre'de ılıman iklim kuşağındadır.

Doğusu ile batısı arasında 19°'lik boylam farkı vardır. Bunun sonucu olarak 76 dk.lık yerel saat farkı vardır (19x4=76 dk.).

Dört mevsim belirgin olarak yaşanır.

Güneş ışınları hiçbir zaman dik açıyla düşmez.

Yurdumuzda bir cismin gölgesi bütün yıl kuzeye düşer.

Güney kıyılarımızın sıcaklığı kuzey kıyılarımızdan yıllık ortalamada 7-8°C daha yüksektir.

Akdeniz'in tuzluluk oranı Karadeniz'den daha yüksektir.

Kışın görülen yağışlar cephesel kökenlidir.

Yurdumuza kuzeyden esen rüzgarların soğutucu, güneyden esen rüzgarların da sıcaklığı artırıcı etki yapması.

Deniz turizmi en erken Akdeniz Bölgesi'nde başlar en uzun süre devam eder.

Yıl içinde en uzun gündüz ve gecelerin yurdumuzun kuzeyinde yaşanması.

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Coğrafya Sözlüğü !!

A
Açık Havza : Sularını denize ulaştırabilen havzalara açık havza denir
Açısal Hız : Dairesel hareket yapan Dünya üzerindeki bir noktanın birim zamanda oluşturduğu dönüş açısıdır. Dünya, ekseni çevresindeki hareketi sırasında 4 dakikada 1 derecelik, 1 saatte 15 derecelik, 24 saatte 360 derecelik dönüş yapar. Açısal hız, dünya üzerindeki her noktada aynıdır.
Ağıl : Hayvanların barındığı, çevresi taş veya ahşap ile çevrili yerlere ağıl adı verilmektedir. Ağıllar zamanla nüfusun artmasına bağlı olarak sürekli yerleşme haline gelebilir. Sürü sahipleri tarafından kurulan ağıllar kış mevsiminde hayvanların korunması amacıyla kullanılır.
Akarsu : Belirli bir kaynaktan doğan, yağmur ve kar suları ile beslenen ve arazinin eğimine göre akıp giden sulara akarsu denir.
Akarsu Akımı (Debisi) : Akarsuyun herhangi bir kesitinden birim zamanda geçen su miktarına (m3) akım veya debi denir
Akarsu Rejimi : Akarsuyun akımının yıl içerisinde gösterdiği değişmelere rejim ya da akım düzeni denir.
Alizeler : 30° enlemlerinden (DYB) Ekvator’a (TAB) doğru esen rüzgarlardır. Dünya’nın ekseni çevresindeki hareketi nedeniyle sapmaya uğrayarak, Kuzey Yarım Küre’de kuzeydoğudan, Güney Yarım Küre’de güneydoğudan eserler. En düzenli ve sürekli esen rüzgarlardır. Okyanus akıntılarının yönlerini düzenlerler. Başlangıçta kuru olan bu rüzgarlar, deniz üzerinden aldıkları nemi Ekvator çevresine yağış olarak bırakırlar.
Altimetre : Madeni barometrelerin bir çeşididir. Yükseldikçe basıncın azalması kuralına dayanılarak, yüksekliklerin ölçülmesi amacıyla yapılmıştır.
Ana yön : Güneşin doğduğu taraf doğuyu, battığı taraf batıyı gösterir. Bunları dik kesen yönler, kuzeyi ve güneyi gösterir. Bunlara ana yönler denir.
Andezit : Eflatun, mor, pembemsi renkli dış püskürük bir taştır. Ankara taşı da denir. Dağıldığında killi topraklar oluşur.
Anemometre (rüzgar ölçer) : Rüzgarın hızını ölçmeden kullanılan alet.
Aneroid Barometre : Madeni barometredir. Cıvalı barometrelerin kullanım alanının sınırlı olması ve taşıma zorluğu nedeniyle geliştirilmiştir.
Aphel : Bakınız : Günöte.
Araziden Yararlanma Haritaları : Bir bölgede arazinin nasıl kullanıldığını gösteren haritalardır. Bu haritalar yardımıyla ekili-dikili alanların, çayır ve mera alanlarının, orman alanlarının, bölünüşü ile kayalık, bataklık gibi kullanılmayan alanlar hakkında bilgi edinilir. Tarımın türü ve tarım ürünleri de bu haritalarda gösterilir.
Artezyen : Basınçlı yeraltı sularıdır. İki geçirimsiz tabaka arasındaki geçirimli tabaka içinde bulunan sulardır. Tekne biçimli ovalar ve vadi tabanlarında bu tür sular bulunmaktadır.
Atmosfer : Dünya’yı çepeçevre saran gaz örtüsüne atmosfer denir. Atmosferin alt sınırı, kara ve deniz yüzeyleriyle çakışır. Üst sınırını ise yerçekiminin etkisi belirler. Ekvator’dan kutuplara doğru yerçekimi arttığı için atmosferin şekli Dünya’nın şekli gibi küreseldir.
Atmosfer Basıncı : Atmosferi oluşturan gazların belli bir ağırlığı vardır. Gazların yeryüzündeki cisimler üzerine uyguladığı basınca atmosfer basıncı denir.
Ay’ın evreleri : Ay Güneş’ten aldığı ışınları yansıttığından ve Dünya’nın etrafındaki hareketinden dolayı farklı şekillerde görülmektedir. Ay’ın değişik şekillerde görülmesine Ay’ın evreleri denir. Ay, Güneş ile Dünya arasına girdiğinde, Ay’ın karanlık yüzü Dünya tarafında olur. Bu durumda Ay’ı göremeyiz. Ay’ın bu evresine yeni ay denir. Yeni ay evresinden yaklaşık bir hafta sonra Ay’ın Dünya’ya bakan yüzünün yarısı görülür. Bu evreye ilk dördün denir. İlk dördün evresinden yaklaşık bir hafta sonra, Ay’ın Dünya’ya dönük yüzünün tamamı görülür. Bu evreye dolunay adı verilir. Dolun Ay evresinden yaklaşık bir hafta sonra, Ay’ın Dünya’ya dönük yüzünün yarısı görülür. Bu evreye son dördün denir.
Aysberg (Buz dağı) : Buzullardan kopup, denize kadar ulaşan kalın buzul parçaları deniz içinde ilerlemeye devam eder. Buzun yoğunluğu, deniz suyunun yoğunluğundan az olduğu için su tarafından kaldırılır. Yüzlerce metre kalınlıkta ve kilometrelerce uzunluktaki bu buz dağlarına aysberg denir.
Ay tutulması : Dünya, Güneş ile Ay arasına girerek, Ay’ın bütününü veya bir bölümünü gölgelerse ay tutulması meydana gelir.
B
Bağıl Nem : Hava her zaman taşıyabileceği kadar nem yüklenmez. Genellikle havadaki su buharı miktarıyla doyma miktarı arasında bir fark bulunur. Bu farka doyma açığı (nem açığı) denir.
Belli sıcaklıkta 1m3 havanın neme doyma oranına ise bağıl nem denir.
Bankiz : Kutup çevresindeki denizlerde, suyun donması ile oluşan buz kütleleridir.
Baraj gölü : Yapay su birikintilerine baraj gölü denir.
Barograf : Basıncı sürekli kaydeden ve yazıcı ucu bulunan bir tür madeni barometredir.
Basınç : Yüksek basınç alanlarında alçalıcı hava hareketi buharlaşmayı engeller. Çünkü alçalan havanın yoğunluğunun artması su buharının yükselmesini önler. Alçak basınç alanlarında ise yükselen havanın yoğunluğu daha az olacağı için buharlaşma daha kolaydır.
Bazalt : Koyu gri ve siyah renklerde olan dış püskürük bir taştır. Mineralleri ince taneli olduğu için ancak mikroskopla görülebilir. Bazalt demir içerir. Bu nedenle ağır bir taştır.
Birinci Zaman (Paleozoik) : Günümüzden yaklaşık 225 milyon yıl önce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır. Birinci zamanın yaklaşık 375 milyon yıl sürdüğü tahmin edilmektedir.
Zamanın önemli olayları : Kaledonya ve Hersinya kıvrımlarının oluşumu. Özellikle karbon devrinde kömür yataklarının oluşumu. İlk kara bitkilerinin ortaya çıkışı. Balığa benzer ilk organizmaların ortaya çıkışı. Birinci zamanı karakterize eden canlılar graptolith ve trilobittir.
Boğaz: Bakınız : Yarma vadi.
Bora : Yugoslavya’nın iç kesimlerinden Adriyatik Denizi kıyılarına esen soğuk rüzgarlardır.
Boylam : Dünya üzerindeki herhangi bir noktanın başlangıç meridyenine olan uzaklığının açısal değeridir.
Q açısı, D noktasının başlangıç meridyenine olan uzaklığının açı cinsinden değeridir ve D noktasının boylam derecesini verir.
Örnek : D noktasına ait Q açısının değeri 30 derece ise,
D noktasının boylam derecesi 30° dir.
Boyun : Birbirine ters yönde açılmış iki akarsu vadisinin en yüksek, iki doruk arasındaki alanın en alçak yerine boyun denir. Buralara bel ya da geçit de denir.
Bozkır : İlkbahar yağışlarıyla yeşeren, yaz kuraklığı ile sararan kısa boylu otlardır. Bunlara step ya da bozkır denir.
Buharlaşma : Atmosferdeki nemin kaynağı yeryüzündeki su kütleleridir. Sıcaklık arttıkça, havadaki nem açığı arttıkça, su yüzeyi genişledikçe, rüzgar estikçe, basınç azaldıkça, buharlaşma artar.
Buz Dağı : Bakınız : Aysberg.
Buzul Gölleri : Buzullaşma döneminde buzulların aşındırmasıyla oluşan çanaklardaki göllerdir.
C
Coğrafi Bölge : Taşıdığı belirli Coğrafi özellikleri ile çevresinden ayrılan, kendi içinde benzerlik gösteren en geniş coğrafi birimdir. Coğrafi bölgelerin sınırları belirlenirken doğal koşullar, sosyal ve ekonomik özellikler temel alınır.
Coğrafi Bölüm : Bir coğrafi bölge içinde doğal koşullar, sosyal ve ekonomik özellikler bakımından farklılık gösteren küçük birimlerdir.
Coğrafi Konum : Yeryüzündeki herhangi bir alanın bulunduğu yere, o alanın coğrafi konumu denir. Coğrafi konum, matematik konum ve özel konum olarak iki şekilde ifade edilir.
Cıvalı Barometre : Üstü açık bir kaba daldırılmış, yukarı ucu kapalı bir cam borudur. Hava basıncı, boruyu dolduran cıva sütununu dengede tutar. Hava basıncı azalıp çoğaldıkça cıva sütunu da alçalıp yükselir. Cıvalı barometre camdan yapıldığı ve hep düz durması gerektiği için her zaman kullanımı kolay değildir.
Ç
Çakıltaşı (Konglomera) : Genelde yuvarlak akarsu çakıllarının doğal bir çimento maddesi yardımıyla yapışması sonucu oluşur.
Çakmaktaşı (Silex) : Denizlerde eriyik halde bulunan silisyum dioksitin (SİO2) çökelmesi ile oluşan taştır. Kahverengi, gri, beyaz, siyah renkleri bulunur. Çok sert olması ve düzgün yüzeyler halinde kırılması nedeniyle ilkel insanlar tarafından alet yapımında kullanılmıştır.
Çay : Derelerin birleşmesiyle oluşan akarsulara çay denir.
Çekirdek : Dünya'nın yoğunluk ve ağırlık bakımından en ağır elementlerin bulunduğu bölümüdür. Dünya’nın en iç bölümünü oluşturan çekirdeğin, 5120-2890 km’ler arasındaki kısmına dış çekirdek, 6371-5150 km’ler arasındaki kısmına iç çekirdek denir. İç çekirdekte bulunan demir-nikel karışımı çok yüksek basınç ve sıcaklık etkisiyle kristal haldedir. Dış çekirdekte ise bu karışım ergimiş haldedir.
Çığ : Büyük kar yığınlarının yamaç boyunca hareket etmesine çığ denir.
Çiy : Havanın açık ve durgun olduğu gecelerde, havadaki su buharının soğuk cisimler üzerinde su damlacıkları biçiminde yoğunlaşmasıdır. İlkbahar ve yaz aylarında görülür.
Çizgi (grafik) Ölçek : Haritalardaki küçültme oranını çizgi grafiği üzerinde gösteren ölçek türüdür. Kesir ölçeğe göre düzenlenir ve santimetre (cm)'nin üstündeki tüm uzunluk birimleri kullanılır.
Çizgisel Hız : Dairesel hareket yapan Yerküre üzerindeki bir noktanın birim zamanda eksen üzerindeki yer değiştirme hızıdır. Çizgisel hız, dünyanın küreselliği nedeniyle Ekvator'da en fazladır, kutuplara doğru azalır.
Çökme Dolini : Yeraltında bulunan mağara sistemlerinin tavanlarının incelerek çökmesi ile oluşan karstik şekillerdir. Çökme dolinleri, derinliklerinin fazla oluşu, yamaçlarının eğimli oluşu ve tabanlarındaki iri bloklar halinde maddeler bulunması nedeniyle erime dolinlerinden kolayca ayırtedilirler.
D
Dağ : Çevresine göre yüksek olan inişli çıkışlı yer şekilleridir.
Dağ Oluşumu : Bakınız : Orojenez.
Dalgalar : Dalgalar, deniz ve göllerdeki kuzey sularının periyodik salınımlarıdır. Dalga oluşumunun temel nedeni rüzgarlardır. Deniz yüzeyini yalayarak esen rüzgarlar, sürtünme nedeniyle durgun sulara hareket kazandırır. Deniz yüzeyi pürüzlenir ve sürekli biçim değiştirir. Deniz yüzeyinin salınım hareketine dalgalanma deniz yüzeyinde beliren pürüze dalga denir. Rüzgarlar dışında depremler, volkanik hareketler ve deniz altında çökmelerde dalgaları oluşturur. Bu tür dalgalara tsunami denir.
Dam : Köy ailelerinin geçici bir süre için yararlandıkları yerleşme biçimidir. Bölge köy yerleşmelerinde bir kısım aileler, birkaç aylık süre için köylerinden ayrılarak, kendi bahçe, tarla ve otlaklarındaki damlarda oturduktan sonra, tekrar köylerine dönerler.
Debi : Bakınız : Akarsu Akımı.
Delta : Akarsuların denize ulaştıkları yerlerde taşıdıkları maddeleri biriktirmesiyle oluşan üçgen biçimli alüvyal ovalardır. Deltalar, taban seviyesi ovalarının bir çeşididir. Onlardan ayrılan yönü biriktirmenin deniz içinde olmasıdır.
Deniz : Okyanusların kıta içlerine doğru uzanan kollarına deniz denir. Denizler okyanuslarla bağlantılarına göre ikiye ayrılır.
Denizlerin Ortalama Derinliği : Denizlerin ortalama derinliği 4000 m dir. Dünya’nın en derin yeri olan Mariana Çukuru deniz seviyesinden 11.035 m derinliktedir.
Deprem : Yerkabuğunun derinliklerinde doğal nedenlerle oluşan salınım ve titreşim hareketleridir. Yeryüzünün belirli yerlerinde sıklıkla deprem görülür. Buralara deprem kuşakları denir.
Dere : Suyu az, boyu kısa olan akarsulara dere denir.
Derin Deniz Çukurları : Sima üzerinde hareket eden kıtaların, birbirine çarptıkları yerlerde bulunur. Yeryüzünün en dar bölümüdür.
Derin Deniz Platformu : Kıta yamaçları ile çevrelenmiş, ortalama derinliği 6000 m olan yeryüzünün en geniş bölümüdür.
Diyorit : Birbirinden gözle kolayca ayrılabilen açık ve koyu renkli minerallerden oluşan iç püskürük bir taştır. İri taneli olanları, ince tanelilere göre daha kolay dağılır.
Doğal bitki örtüsü : İklim şartlarına göre, kendiliğinden yetişen bitkilerin oluşturduğu örtüye doğal bitki örtüsü denir.
Dolin : Kalker platolar üzerinde görülen, oval şekilli erime çukurluklarıdır. Genellikle derinlikleri az, genişlikleri fazladır. Türkiye’de özellikle Toroslar’da dolinler yaygın olarak görülür. Halk arasında kokurdan, koyak, tava gibi adlar verilir. Dolinler oluşum şekillerine göre iki gruba ayrılır :
Don Olayı : Havanın açık ve durgun olduğu kış gecelerinde aşırı ısınma nedeniyle toprak donar. Don olayı tarımsal üretime büyük ölçüde zarar verir. Karasal bölgelerde don olayı sık görülür.
Doruk : Dağın en yüksek yerine doruk (zirve) denir.
Dördüncü Zaman (Kuaterner) : Günümüzden 2 milyon yıl önce başladığı ve hala sürdüğü varsayılan jeolojik zamandır. Zamanın önemli olayları :İklimde büyük değişikliklerin ve dört buzul döneminin (Günz, Mindel, Riss, Würm) yaşanması. İnsanın ortaya çıkışı.Dördüncü zamanı karakterize eden canlılar mamut ve insandır.
Duvar ve Atlas Haritaları : Eğitim ve öğretim amacına yönelik haritalardır. Ölçekleri 1 / 1.100.000'dan daha küçüktür. Dünya'nın tümünü, kıtaları veya ülkeleri gösterirler.
Düden : Kalkerli arazide erime ile oluşan daire biçimli kapalı çukurluklara düden denir. Düdenler yer altı sularını birbirine bağlayan kanallardır. Düdenlere halk arasında su çıkan, su batan gibi adlar da verilir.
Dünya : Güneş Sistemi'nin 9 gezegeninden biridir ve Güneş'e olan uzaklığı bakımından 3. Sırada bulunur.
Dünyanın Yıllık Hareketi : Dünya ekseni çevresinde hareket ederken aynı zamanda saat ibresinin tersi yönde, Güneş'in çevresinde de döner. Bu hareketini elips bir yörüngede 365 gün 6 saatte tamamlar. Buna 1 Güneş yılı denir. Dünya'nın yıllık hareketi sırasında, Güneş'in çevresinde çizdiği yörünge düzlemine ekliptik denir. Yörünge şeklinin elips olması nedeniyle Dünya yıllık hareket sırasında Günöte - Günberi konumuna gelir.
E
Ekliptik: Dünya'nın yörüngesinden geçtiği varsayılan düzleme Ekliptik veya Yörünge Düzlemi denir.
Ekonomi Haritaları : Dünya'nın bütününün ya da bir bölümünün ekonomik özelliklerini gösteren haritalardır. Bu haritalar yardımıyla endüstri kuruluşlarının türü, sayısı, dağılışı, çalışanların sayısı hakkında bilgi edinilir.
Eksosfer (Jeokronyum) : Atmosferin en üst tabakasıdır.
Enlem : Dünya üzerindeki herhangi bir noktanın başlangıç paraleli olan Ekvator'a uzaklığının açısal değeridir. Q açısı, D noktasının Ekvator'a olan uzaklığının açı cinsinden değeridir ve D noktasının enlem derecesini verir. Örnek :
Q açısının değeri 45 ise, D noktasının enlem derecesi 45° dir.
Epirojenez : Karaların toptan alçalması ya da yükselmesi olayına epirojenez denir.
Erozyon : Toprak örtüsünün, akarsuların, rüzgarların ve buzulların etkisiyle süpürülmesine erozyon denir.
Erime Dolini : Kalker yüzeyler üzerinde, yağış sularının eritmesiyle oluşan karstik şekildir. Erime dolinlerinin tabanında yüzey sularının derine doğru sozdığı çatlak ve delikler bulunur. Dolin tabanlarında erimeden geriye kalan killi materyalin birikmesiyle oluşan terra rossa toprakları bulunur.
Eş Aralık : Bakınız : İzohips Aralığı.
Eş derinlik eğrisi : Bakınız : İzohips Eğrisi.
Eş yükselti Eğrisi : Bakınız : İzohips Eğrisi.
Etezien : Balkan Yarımadası’ndan Kuzey Ege kıyılarına doğru esen soğuk rüzgarlardır.
F
Falez (Yalıyar) : Dalgalar aşındırma yaparken önce çarptıkları kıyı boyunca bir çentik açar. Buna dalga oyuğu denir. Dalga oyukları derinleştikçe üzerindeki kütleler kopar ve düşer. Böylece kıyı boyunca diklikler oluşur. Bu dikliklere falez ya da yalıyar adı verilir. Türkiye’de, Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında güzel falez örnekleri görülmektedir.
Fay : Yerkabuğu hareketleri sırasında şiddetli yan basınç ve gerilme kuvvetleriyle blokların birbirine göre yer değiştirmesine fay denir.
Fay açısı : Dikey düzlem ile fay düzlemin yaptığı açıya fay açısı denir.
Fay aynası : Fay oluşumu sırasında yükselen ve alçalan blok arasındaki yüzey kayma ve sürtünme nedeniyle çizilir., cilalanır. Parlak görünen bu yüzeye fay aynası denir
Filat : Kiltaşının (şist) yüksek sıcaklık ve basınç altında değişime uğraması yani metamorfize olması sonucu oluşur.
Fiziki Haritalar : Yeryüzünün kabartı ve çukurluklarını gösteren orta ya da büyük ölçekli haritalardır. Fiziki haritalar hazırlanırken eş yükselti ve eş derinlik eğrileri geniş aralıklarla geçirilir. Bu aralıklar çeşitli renklerle boyanır. Yükseltiler genellikle yeşil, sarı ve kahverenginin çeşitli tonları ile, derinlikler ise açıktan koyuya mavi rengin tonları ile gösterilir.
Fosil : Jeolojik devirler boyunca yaşamış canlıların taşlamış kalıntılarına fosil denir.
G
Galaksi : Yıldız kümesine galaksi denir.
Galeri Ormanları : Savanlardaki, küçük akarsu boylarında görülen, çoğunlukla 50-100 m genişliğinde, bir akarsu ağı biçiminde uzanan ve sürekli yeşil kalabilen nemli ormanlardır. Galeri ormanları olarak adlandırılmalarının nedeni, ağaçların, akarsuyun üstünü bir galeri şeklinde kapatmasıdır.
Gayzer : Volkanik yörelerde yeraltındaki sıcak suyun belirli aralıklarla fışkırması ile oluşan kaynaklardır.
Geçit : Dağlık yerlerin ulaşıma imkan veren bölümlerine geçit denir.
Gel – Git : Ay’ın ve Güneş’in çekim gücünün etkisiyle Dünya’daki su kütlelerinin alçalması ve yükselmesi olayıdır. Ancak Ay, Dünya’ya en yakın gök cismi olduğundan gel git olayında daha etkilidir. Bir yerdeki gel-git, gün içinde 2 kabarma 2 çekilme biçiminde 6 saatte bir gerçekleşir. Bu seviye değişmelerinde her gün bir önceki güne göre 50 dakikalık bir gecikme olur. Çünkü ay, Dünya’nın çevresindeki dönüşünü 24 saat 50 dakikada tamamlamaktadır.
Gezegen : Güneş etrafında dönen büyük gök cisimlerine gezegen denir.
Gnays : Granitin yüksek sıcaklık ve basınç altında değişime uğraması yani metamorfize olması sonucu oluşur.
Göçler : Nüfusun geçici veya sürekli olarak yer değiştirmesidir. Eğer değiştirilen yer ülke içinde olursa buna iç göç denir. Göçler, hızlı nüfus artışının doğal bir sonucudur. Bir bölgedeki nüfusun, artmasında veya azalmasında göçlerin büyük etkisi vardır.
Göktaşı : Yeryüzüne düşen meteor veya parçalarına göktaşı adı verilir.
Göl : Karalar üzerindeki çukur alanlarda birikmiş ve belirli bir akıntısı olmayan durgun su kütlelerine göl denir. Göller tek tek bulundukları gibi yan yana birden fazla da bulunabilirler. Göllerin yan yana bulundukları bölgelere göller yöresi denir.
Grafik Ölçek : Bakınız : Çizgi ölçek.
Granit : İç püskürük bir taştır. Kuvars, mika ve feldspat mineralleri içerir. Taneli olması nedeniyle mineralleri kolayca görülür. Çatlağı çok olan granit kolayca dağılır, oluşan kuma arena denir.
Günberi (Perihel) : Dünya'nın, Güneş'e en çok yaklaşıp, yörüngede en hızlı döndüğü gündür. Dünya Günberi konumuna 3 Ocak'ta gelir.
Güneş Enerjisi : Güneş’in yapısındaki hidrojen atomlarının helyuma dönüşmesi sırasında, enerji açığa çıkar. Buna güneş enerjisi denir.
Güneş Tutulması : Ay, Dünya ile Güneş arasına girdiğinde Dünya’nın bazı yerleri güneş ışığı alamaz. Bu duruma Güneş tutulması denir.
Günöte (Aphel) : Dünya'nın, Güneş'ten en çok uzaklaştığı, yörüngede en yavaş döndüğü gündür. Dünya Günöte konumuna 4 Temmuz'da gelir.
H
Harita : Dünya'nın bütününün ya da bir bölümünün kuşbakışı görünümünün belli bir oranda küçültülerek düzleme aktarılmış şekline harita denir.
Bir çizimin harita özelliği taşıyabilmesi için;
- Kuşbakışı görünüme göre çizilmesi,
- Arazi üzerindeki uzunlukların belli bir oranda küçültülmesi gerekir.
Harita Anahtarı (Lejant) : Haritada kullanılan özel işaretlerin ne anlama geldiğini gösteren bölümdür. Her haritanın kullanım amacına göre farklı işaretler kullanılır.
Harita Ölçeği : Harita üzerinde belli iki nokta arasındaki uzunluğun, yeryüzündeki aynı noktalar arasındaki uzunluğa oranıdır.
Diğer bir deyişle, gerçek uzunlukları harita üzerine aktarırken kullanılan küçültme oranıdır.
Örneğin : Boğaz Köprüsü'nün gerçekte 1074 m olan iki ayağı arası uzaklık, ölçeği bilinmeyen bir haritada yaklaşık 0.5 cm gösterilmiştir. Haritanın ölçeğini bulmak için harita üzerindeki uzunluğu gerçek uzunluğa oranlarız.
Buna göre haritanın ölçeği yaklaşık 1/200.000'dir.
Heyelan : Toprağın, taşların ve tabakaların bulundukları yerlerden aşağılara doğru kayması ya da düşmesine toprak kayması ve göçmesi denir. Ülkemizde bu olayların tümüne birden heyelan adı verilir. Yerçekimi, yamaç zemin yapısı, eğim ve yağış koşulları heyelana neden olan etmenlerdir.
Hidrografya Haritaları : Bir bölgenin su potansiyeli (akarsular, göller, yeraltı suları, kaynaklar) hakkında bilgi veren haritalardır. Bu haritalar yardımıyla akarsuların drenaj tipi, akım miktarı, kanallar, göl sularının özellikleri, yeraltı sularının türü, kaynakların türü sayısı ve verimlilik derecesi hakkında bilgi edinilir.
Hidroloji : Suyun özelliklerini inceleyen bilim dalına hidroloji denir.
Hipsografik Eğri : Yeryüzünün yükseklik ve derinlik basamaklarını gösteren eğridir.
I
Irmak : Çayların birleşmesiyle oluşan akarsulara ırmak denir.
Işıma : Yeryüzü kazandığı enerjinin bir bölümünü atmosfere geri verir. Buna yer ışıması denir. Güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşamadığı saatlerde (gece) ve güneş ışınlarının yere değme açılarının küçüldüğü aylarda yer ışıması artar. Ayrıca, zeminin yapısı da yer ışıması üzerinde etkilidir. Örneğin yeryüzünün bitki ile kaplı alanlarında yer ışıması az ve yavaşken çılak arazilerde ısı kaybı daha hızlı ve fazla olur.
İ
İç Deniz : Okyanuslara boğazlar aracılığıyla bağlanan kara içlerine sokulmuş denizlere denir. Örnek : Akdeniz, Kızıldeniz, batlık Denizi, Karadeniz, Marmara Denizi, Azak Denizi
İklim : Geniş bir bölge içinde ve uzun yıllar boyunca değişmeyen ortalama hava koşullarına iklim denir.
İlkel Zaman : Günümüzden yaklaşık 600 milyon yıl önce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır. İlkel zamanın yaklaşık 4 milyar yıl sürdüğü tahmin edilmektedir. Zamanın önemli olayları :
Sularda tek hücreli canlıların ortaya çıkışı. En eski kıta çekirdeklerinin oluşumu. İlkel zamanı karakterize eden canlılar alg ve radiolariadır.
İkinci Zaman (Mezozoik) : Günümüzden yaklaşık 65 milyon yıl önce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır. İkinci zamanın yaklaşık 160 milyon yıl sürdüğü tahmin edilmektedir. İkinci zamanı karakterize eden dinazor ve ammonitler bu zamanın sonunda yok olmuşlardır.
Zamanın önemli olayları :Ekvatoral ve soğuk iklimlerin belirmesi. Kimmeridge ve Avustrien kıvrımlarının oluşumu. İkinci zamanı karakterize eden canlılar ammonit ve dinazordur.
İndirgenmiş Sıcaklık : Yeryüzünde sıcaklığın enleme bağlı dağılışını gösteren haritalar çizilirken yükseltinin sıcaklık üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak için indirgenmiş sıcaklık değerleri kullanılır. Bir yerin yükseltisinin sıfır (0 m) kabul edilerek hesaplanan sıcaklığına indirgenmiş sıcaklık denir. Bir yerin indirgenmiş sıcaklığını hesaplamak için yükseltiden kaynaklanan sıcaklık farkı hesaplanır. Bu fark o yerin gerçek sıcaklığına eklenir.
İyonosfer : Mor ötesi (ultraviyole) ışınlarının, molekülleri parçalayarak iyonlar haline getirdiği atmosfer katmanıdır.
İzobath eğrisi : Bakınız : İzohips Eğrisi.
İzohips Aralığı (Eş Aralık) : İzohipsler haritaların ölçeğine uygun olarak belirlenen yükselti aralıkları ile çizilir. Bu aralığa izohips aralığı ya da eş aralık denir.
İzohips (Eş yükselti) Eğrisi : Deniz seviyesinden aynı yükseklikteki noktaları birleştiren eğriye eş yükselti (izohips) eğrisi, aynı derinlikteki noktaları birleştiren eğriye eş derinlik (izobath) eğrisi denir.
İzoterm Haritaları : Bir bölgede, eş sıcaklıktaki noktaları birleştiren eğriye izoterm denir. İzotermler yardımıyla çizilen izoterm haritalarından, bir bölgedeki sıcaklık dağılışı hakkında bilgi edinilir. Sıcaklık dağılışını daha iyi gösterebilmek için, bu haritalar sıcaklık basamaklarına uygun olarak renklendirilir. Sıcak yerler için kırmızının tonları soğuk yerler için mavinin tonları kullanılır.
J
Jeoloji : Yerkürenin yapısını, yaşını ve özelliklerini araştıran bilim dalına yer bilimi jeoloji denir.
Jeolojik zamanlar : Yerkürenin, oluşmaya başladığı andan bu güne kadar geçirdiği devrelere Jeolojik zaman denir. Dünya’mızın 5-6 milyar yıl yaşında olduğu tahmin edilmektedir.
Jeosenklinal : Akarsular, rüzgarlar ve buzullar, aşındırıp, taşıdıkları maddeleri deniz ya da okyanus tabanlarında biriktirirler. Tortullanmanın görüldüğü bu geniş alanlara jeosenklinal denir.
Jeomorfoloji Haritaları : Bir bölgedeki şekillenme süreci yani iç ve dış güçlerin etkisiyle oluşan yer şekilleri hakkında bilgi veren haritalardır. Bu haritalarda faylar, yamaçlar, vadi türleri, birikinti konileri, sekiler, ovalar ve daha bir çok yer şekli taranarak gösterilir. Yer şekillerinin kolay ayırt edilmesi amacıyla bu haritalar renklendirilir.
Jeoterm Basamağı : Yeryüzünden yerin derinliklerine inildikçe 33 m’de bir sıcaklık 1 °C artar. Buna jeoterm basamağı denir.
Jips (Alçıtaşı) : Beyaz renkli, tırnakla çizilebilen kimyasal tortul bir taştır. Alçıtaşı olarak da isimlendirilir.
K
Kalker (Kireçtaşı) : Deniz ve okyanus havzalarında, erimiş halde bulunan kirecin çökelmesi ve taşlaşması sonucu oluşan taştır.
Kant-Laplace teorisi : Güneş Sistemi’nin oluşumu ile ilgili farklı teoriler ortaya atılmıştır. En geçerli teori sayılan Kant-Laplace teorisine Nebula teorisi de denir. Bu teoriye göre, Nebula adı verilen kızgın gaz kütlesi ekseni çevresinde sarmal bir hareketle dönerken, zamanla soğuyarak küçülmüştür. Bu dönüş etkisiyle oluşan çekim merkezinde Güneş oluşmuştur. Gazlardan hafif olanları Güneş tarafından çekilmiş, çekim etkisi dışındakiler uzay boşluğuna dağılmış ağır olanlar da Güneş’ten farklı uzaklıklarda soğuyarak gezegenleri oluşturmuşlardır.
Kapalı Havza : Sularını denize ulaştıramayan havzalara kapalı havza denir.
Karaların Ortalama Yüksekliği : Karaların ortalama yüksekliği 1000 m dir. Dünya’nın en yüksek yeri deniz seviyesinden 8840 m yükseklikteki Everest Tepesi’dir.
Karayel : Türkiye’ye kuzeybatıdan esen soğuk rüzgarlardır. Kışın kar yağışlarına, yazın sağanak yağışlara neden olur.
Karstik Göller : Eriyebilen kayaçların bulunduğu yerlerde oluşan göllerdir.
Kaynak : Yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yere kaynak denir. Türkiye’de kaynaklara pınar, eşme, bulak ve göze gibi adlar da verilir.
Kenar Deniz : Okyanus kıyılarında, okyanuslardan adalarla ayrılan denizlere denir. Örnek : Japon Denizi, Çin Denizi (Sarı Deniz), Umman Denizi, Kuzey Buz Denizi, Antiler, Tasman Denizi, Mercan Denizi, Bering Denizi, Karayip Denizi
Kesir Ölçek : Haritalardaki küçültme oranını basit kesirle ifade eden ölçek türüdür.
1 / 25.000 , 1 / 500.000, 1 / 1.000.000 birer kesir ölçektir.
Kesir ölçekte, pay ile paydanın birimleri aynıdır. Uzunluk birimi olarak santimetre (cm) kullanılır.
Örneğin : 1 / 1.000.000 ölçeğinde, arazi üzerindeki 1.000.000 cm (10 km)'lik uzunluk harita üzerinde 1 cm gösterilmiştir.
Kırağı : Soğuyan zeminler üzerindeki yoğunlaşmanın buz kristalleri şeklinde olmasıdır. Kırağının oluşabilmesi için de havanın açık ve durgun olması gerekir.
Kırç : Aşırı soğumuş su taneciklerinden oluşan bir sis uzun süre yerde kaldığında, su taneciklerinin soğuk cisimlere çarparak buz haline geçmesidir.
Kırgıbayır : Yarı kurak iklim bölgelerinde sel yarıntılarıyla dolu yamaçlara kırgıbayır (badlans) denir.
Kıta : Denizlerin ortasında çok büyük birer ada gibi duran kara kütlelerine kıta denir.
Kıta Platformu : Derin deniz platformundan sonra yüksek dağlar ile kıyı ovaları arasındaki en geniş bölümdür.
Kıta Sahanlığı : Deniz seviyesinin altında, kıyı çizgisinden -200 m derine kadar inen bölüme kıta sahanlığı (şelf) denir. Şelf kıtaların su altında kalmış bölümleri sayılır.
Kıta Yamacı : Şelf ile derin deniz platformunu birbirine bağlayan bölümdür.
Kiltaşı (Şist) : Çapı 2 mikrondan daha küçük olan ve kil adı verilen tanelerin yapışması sonucu oluşan fiziksel tortul bir taştır.
Kom : Ekonomik faaliyetin büyük ölçüde hayvancılığa dayalı olduğu aileler veya kişiler tarafından oluşturulan geçici yerleşmelerdir.
Konveksiyonel Yağış : Isınan havanın yükselerek soğuması ile oluşan yağışlardır.
Kömür : Bitkiler öldükten sonra bakteriler etkisiyle değişime uğrar. Eğer su altında kalarak değişime uğrarsa, C (karbon) miktarı artarak kömürleşme başlar. C miktarı % 60 ise turba, C miktarı % 70 ise linyit, C miktarı % 80 – 90 ise taş kömürü, C miktarı % 94 ise antrasit adını alır.
Kör (Çıkmaz) Vadi : Karstik yörelerdeki akarsular bir düdende kaybolarak akışını yeraltında sürdürür. Bu akarsuların yeryüzünde süreklilik göstermeyen vadilerine kör (çıkmaz) vadi denir.
Krater : Yanardağların püskürmesi sırasında mağmanın izlediği yola volkan bacası ve bunun ağzına krater denir.
Krivetz: Romanya’nın iç kesimlerinden Karadeniz kıyılarına doğru esen soğuk rüzgarlardır.
Kroki : Bir yerin kuşbakışı görünümünün ölçeksiz olarak düzleme aktarılmasıdır.
Kuaterner Zaman : Bakınız : Dördüncü Zaman.
Kumsal : Kıyılarda dalga ve akıntıların taşıdıkları maddeleri biriktirmesi ile oluşan alanlara kumsal denir. Girintili-çıkıntılı bir kıyıda dalgalar, denize çıkıntı yapan dik burunlarda aşındırma, buradan kopardıkları maddeleri koy içlerine taşıyarak kumsalların oluşmasını sağlar. Bu nedenle kumsallar genellikle koy içlerinde yer alır ve bir şerit halinde uzanır.
Kumtaşı (Gre) : Kum tanelerinin doğal bir çimento maddesi yardımıyla yapışması sonucu oluşan fiziksel tortul bir taştır.
Kumullar : Rüzgarların taşıdığı kumların çökelmesiyle kumullar oluşur. Gevşek yapıya sahip olan kumullar sürekli yer değiştirmektedirler. Orta Asya çöllerinde oluşan hilal biçimli kumullara ise barkan adı verilir.
Kuraklık Sınırı : Bir bölgenin sıcaklık ve nem koşulları tarım ürünlerini, sulamaya duyulan gereksinimi etkilemektedir.Yaz kuraklığının belirgin olduğu bir yerde sulamaya duyulan gereksinim fazladır. Buna kuraklık sınırı denir.
Kuyu suları : Kuyular açılarak yeraltından çıkarılan sulara kuyu suları denir.
L
Lapya : Kalkerli yamaçlarda yağmur ve kar sularının yüzeyi eriterek açtıkları küçük oluklardır. Oluşan çukurluklar keskin sırtlarda yan yana sıralandığından yüzey pürüzlüdür. Büyüklükleri birkaç cm ile birkaç metre arasında değişir.
Lav : Volkanlardan çıkarak yeryüzüne kadar ulaşan eriyik haldeki malzemeye lav denir.
Lejant : Bakınız : Harita Anahtarı.
Litosfer : Bakınız : Taşküre.
M
Mağara : Kalkerli arazilerde çatlaklar boyunca yeraltına sızan suların oluşturduğu büyük boşluklara mağara denir. Damlataş, Narlıkuyu, Düden, İnsuyu, Kızılin mağaraları en ünlüleridir.
Mağma : Yer kabuğunun altında bulunan sıcak ve sıvı katmana mağma denir.
Maki : Her mevsim yeşil kalan kısa boylu çalı ve ağaçlardan oluşan bitki örtüsüdür.
Maksimum Nem (Doyma Miktarı) : 1m3 havanın belli bir sıcaklıkta taşıyabileceği nemin gram olarak ağırlığıdır. Hava kütleleri ısındıkça genleşip hacimleri artar. Bu nedenle nem alma ve taşıma kapasiteleri de artar. Eğer hava taşıyabileceği kadar nem alırsa doyma noktasına ulaşır ve doymuş hava adını alır.
Örneğin : 20°C sıcaklığa sahip bir hava kütlesinin taşıyabileceği nem miktarı 17,32 gr/m3’tür. Bu hava kütlesinin sıcaklığı 30°C’ ye yükseldiğinde havanın hacmi genişleyeceği için taşıyabileceği nem miktarı da artar ve doyma noktası 30,4 ge/m3’e yükselir. Bu nedenle hava kütlesinin doyması için aradaki fark (13.08 gr) kadar nem yüklenmesi gerekir.
Manto : Dünya'nın Litosfer ile çekirdek arasındaki katmandır. 100-2890 km’ler arasında bulunan mantonun yoğunluğu 3,3-5,5 g/cm3 sıcaklığı 1900-3700 °C arasında değişir. Manto, yer hacminin en büyük bölümünü oluşturur. Yapısında silisyum, magnezyum , nikel ve demir bulunmaktadır. Mantonun üst kesimi yüksek sıcaklık ve basınçtan dolayı plastiki özellik gösterir. Alt kesimleri ise sıvı halde bulunur. Bu nedenle mantoda sürekli olarak alçalıcı-yükselici hareketler görülür.
Matematik Konum : Dünya üzerinde bir nokta veya alanın yerinin belirlenmesi için, o noktanın Ekvator'a ve başlangıç meridyenine olan uzaklığının bilinmesi gerekir. Bunun için enlem ve boylam kavramlarından yararlanılır.
Örnek : Türkiye 36° - 42° Kuzey enlemleri,
26° - 45° Doğu boylamları arasında yer alır.
Mercan Kalkeri : Mercan iskeletlerinden oluşan organik bir taştır. Temiz, sıcak ve derinliğin az olduğu denizlerde bulunur. Ada kenarlarında topluluk oluşturanlara atol denir. Kıyı yakınlarında olanlar ise, mercan resifleridir.
Menderes : Akarsu yatak eğiminin azalması, akarsuyun akış hızının ve aşındırma gücünün azalmasına neden olur. Akarsu büklümler yaparak akar. Akarsuyun geniş vadi tabanı içinde, eğimin azalması nedeniyle yaptığı büklümlere menderes denir. Menderesler yapan akarsuyun, uzunluğu artar ancak akımı azalır.Taban seviyesinin alçalması nedeniyle menderesler yapan bir akarsuyun, yatağına gömülmesiyle oluşan şekle gömük menderes denir.
Mermer : Kalkerin yüksek sıcaklık ve basınç altında değişime uğraması, yani metamorfize olması sonucu oluşur.
Meteoroloji : Atmosferin özelliklerini inceleyen bilim dalına meteoroloji denir.
Mezozoik Zaman : Bakınız : İkinci Zaman.
Mezra : bazı ailelerin tarım alanlarının az olması, kan davaları gibi nedenlerle bulundukları sürekli yerleşmelerden ayrılıp daha uzak bir yere yerleşmesiyle oluşmuş yerleşmelerdir. Tarımsal faaliyetler hayvancılığa göre ön plandadır. Bir kaç ev ve eklentilerden oluşan mezralar zamanla sürekli yerleşme haline gelebilir. Örneğin Elazığ, Harput’un bir mezrası iken zamanla büyüyerek kent haline gelmiştir.
Mistral : Fransa’nın iç kesimlerinden Rhone Vadisi’ni izleyerek Akdeniz kıyılarına doğru kışın esen soğuk rüzgarlardır.
Muson Ormanları :Yağışın fazla olduğu yerlerde, kış aylarında yapraklarını döken yayvan yapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar görülür. Bu ormanlara muson ormanları denir.
Mutlak Nem (Varolan Nem) : 1m3 havanın içindeki su buharının gram olarak ağırlığına mutlak nem denir. Mutlak nem, sıcaklığa bağlı olarak, Ekvator’dan kutuplara doğru, denizlerden karalara doğru ve yükseklere çıkıldıkça azalır.
N
Narenciye : Bakınız : Turunçgiller.
Nebula Teorisi : Bakınız : Kant-Laplace teorisi.
Nefometre : Bulutluluk gökyüzünü kaplayan bulutların miktarı 10 ya da 8 eşit parçaya bölünmüş ve nefometre adı verilen bir araç ile ölçülür. Nefometre ufku kaplayacak şekilde tutularak bulutla kaplı pencereler sayılır. Bulutla kaplı pencere sayısının tüm pencere sayısına oranı da bulutluluğu verir.
Nehir : Büyük ırmaklara nehir denir.
Nem : Yeryüzündeki su kütlelerinden buharlaşan su, atmosferin nemlenmesine yol açar. Atmosferdeki su buharına hava nemliliği de denir. Önemli bir sıcaklık etmeni olan atmosferdeki su buharının miktarı, yere ve zamana göre değişir.
Neozoik Zaman : Bakınız : Üçüncü Zaman.
Normal Hava Basıncı : 45° enlemlerinde, deniz seviyesinde ve 15°C sıcaklıkta ölçülen basınca normal hava basıncı denir.
Nüfus :Sınırları belli bir alanda yaşayan insan sayısına nüfus denir.
Nüfus Artış Hızı : Bir yıl içinde, doğum ve ölüm sayısına bağlı nüfus artışına doğal nüfus artış hızı ya da doğurganlık hızı denir.
Nüfus Haritaları : Dünya'nın bütününde ya da bir bölümündeki nüfusun dağılışı ve özellikleri hakkında bilgi veren haritalardır. Bu haritalarda nüfus dağılışı noktalama ile gösterilir. Nüfus yoğunluğu haritaları ise renklendirilir.
Nüfus Yoğunluğu : Belli bir alanda yaşayan nüfusun, o alana oranıdır. Ülkenin genişliği ve toplam nüfus hakkında bilgi verir. Kişi/km2 olarak gösterilir.
O
Oba : Daha çok göçebe hayvancılık yapan toplulukların geçici olarak yerleşip, çadır kurdukları yerleşmelerdir.
Obruk : Baca veya kuyu şeklinde, keskin köşeli, derin çukurluklara obruk denir. Derinliği 250-300 m’yi bulabilen obrukların bazılarının tabanında göl bulunur. Türkiye’de İç Anadolu’nun güneyinde ve Toroslar’da yaygın olarak obruklar görülür. İçel’deki Cennet-Cehennem mağaraları ve Konya’daki Kızören obruğu ülkemizdeki en güzel örneklerdir.
Obsidyen (Volkan Camı) : Siyah, kahverengi, yeşil renkli ve parlak dış püskürük bir taştır. Magmanın yer yüzüne çıktığında aniden soğuması ile oluşur. Bu nedenle camsı görünüme sahiptir.
Okyanus : Kıtaları birbirinden ayıran geni su kütlelerine okyanus denir. Örnek : Atlas Okyanusu, Büyük Okyanus (Pasifik Okyanusu), Hint Okyanusu
Orman : Büyüklü küçüklü çeşitli özellikteki ağaçların oluşturduğu bitki örtüsüdür.
Ormanaltı Florası : Orman örtüsü altında loş ortamda yetişen, çoğunlukla ot ve sarmaşık türlerinin oluşturduğu bitki topluluğudur.
Orojenez (Dağ Oluşumu) : Jeosenklinallerde biriken tortul tabakaların kıvrılma ve kırılma hareketleriyle yükselmesi olayına dağ oluşumu ya da orojenez denir.
Orografik Yağışlar : Nemli hava kütlelerinin bir dağ yamacına çarparak yükselmesi sonucunda oluşan yağışlardır.
Otlak : Büyük ve küçükbaş hayvancılığın yapıldığı yerlerde hayvanların otlatıldığı alanlara otlak denir.
Ova : Çevresine göre çukurda kalmış geniş düzlüklere ova denir.
Ö
Ölçek : Gerçek ölçülerin kaç defa küçültüldüğünü gösteren küçültme oranına ölçek denir.
Örtü buzulu : Çok geniş alanlara yayılan, kilometrelerce alan kaplayan buzul türüdür.
Özel Konum : Dünya üzerindeki bir yerin çevresine, denizlere, yer şekillerine, anayollara, geçitlere ve komşularına göre konumudur.
Özel Konum; İklim koşullarını, Doğal bitki örtüsünü, Tarımsal etkinlikleri, Nüfus ve yerleşme biçimini, Ekonomik etkinlikleri, Ulaşım olanaklarını, Siyasal ve kültürel yapıyı etkiler.
P
Paleontoloji : Fosilleri inceleyen bilim dalına paleontoloji denir.
Paleozoik Zaman : Bakınız : Birinci Zaman.
Peribacası : Özellikle volkan tüflerinin yaygın olarak bulunduğu vadi ve platoların yamaçlarında sel sularının aşındırması ile oluşan özel yeryüzü şekillerine peribacası denir. Bazı peribacalarının üzerinde şapkaya benzer, aşınmadan arta kalan sert volkanik taşlar bulunur. Bunlar volkanik faaliyet sırasında bölgeye yayılmış andezit ya da bazalt kütleridir. Peribacalarının en güzel örnekleri ülkemizde Nevşehir, Ürgüp ve Göreme çevresinde görülür.
Plan : Bir yerin kuşbakışı görünümünün belli bir oranda küçültülerek düzleme aktarılmasıdır. Plan bir tür büyük ölçekli haritadır.
Plato : Akarsu vadileriyle derince yarılmış düz ve geniş düzlüklerdir.
Peneplen : Geniş arazi bölümlerinin, akarsu aşınım faaliyetlerinin son döneminde deniz seviyesine yakın hale indirilmesiyle oluşmuş, az engebeli şekle peneplen (yontukdüz) denir.
Perihel : Bakınız : Günberi.
Polye : Karstik yörelerdeki genişliği birkaç kilometre olan, uzunluğu 20-30 kilometreyi bulan, hatta geçebilen ova görünümlü büyük karstik çukurlara polye denir. Türkiye’de özellikle Toroslar’da polyeler yaygındır. Örneğin; Akdeniz Bölgesi’ndeki Ketsel, Elmalı ve Akseki ovası birer polyedir.
Poyraz : Türkiye’nin hemen her yerinde esen rüzgarlardır. Yaz poyrazı serinletici etki yapar. Kışın ise kuru soğuklara neden olur.
Projeksiyon : Dünya'nın küreselliği nedeniyle, haritalarda ortaya çıkan hataları en aza indirmek için çeşitli yöntemler kullanılır. Bunun için yerkürenin paralel ve meridyen ağının belirli kurallara göre düz bir kağıda geçirilmesi gerekir. Bu sisteme projeksiyon denir.
R
Rüzgar : Hava kütlelerinin yatay yöndeki hareketlerine rüzgar denir.
Rüzgar Erozyonu : Bitki örtüsünün olmadığı ya da cılız olduğu yerlerde toprağın rüzgarlarla yerinden kopartılarak taşınmasına rüzgar erozyonu denir.
Rüzgarın Frekansı (Esme Sıklığı) : Rüzgarın yıl içinde belirli bir yönden esme sıklığına rüzgar frekansı denir. Esme sıklığı rüzgar frekans gülleri ile gösterilir. Bir bölgede belirli bir sürede rüzgarların en sık estiği yöne egemen rüzgar yönü denir. Örneğin Ankara Meteoroloji İstasyonu verilerine göre, Ankara’ya ait yıllık ortalama rüzgar frekans gülüne bakıldığında, yıl içinde kuzeydoğudan esen rüzgarların toplam 5000 esme sayısı ile en fazla olduğu görülür. Yani egemen rüzgar yönü kuzeydoğudur.
S
Samanyolu : Çok sayıda yıldızlardan ve Güneş’ten oluşan galaksiye Samanyolu denir.
Sanayi : Ham maddelerin işlenerek mamül madde haline getirilmesine sanayi denir.
Sarkıt-Dikit : Kalsiyum karbonatça zengin suların mağara tavanından sızarak içindeki kirecin tavanda birikmesi ile sarkıtlar, damlayarak tabanında birikmesi ile dikitler oluşur. Karstik alanlardaki mağaralarda görülen bu şekillerin en güzel örnekleri Damlataş Mağarası’nda bulunmaktadır.
Seki (Taraça) : Yatağına alüvyonlarını yaymış olan akarsuyun yeniden canlanarak yatağını kazması ve derinleştirmesi sonucunda oluşan basamaklardır. Taban seviyesinin alçalması nedeniyle, tabanlı bir vadide akan akarsuyun aşındırma gücü artar. Yatağını derine doğru kazan akarsu vadi tabanına gömülür. Eski vadi tabanlarının yüksekte kalması ile oluşan basamaklara seki ya da taraça denir.
Sel : Sağanak yağış ve hızlı kar erimeleri sonucu çok miktarda suyun akışa geçmesi ile meydana gelen duruma sel denir.
Sıcaklık : Sıcaklığın yüksek olduğu yerlerde havanın nem alma kapasitesi de yüksek olduğu için buharlaşma artar, düşük olduğu yerlerde ise buharlaşma azalır.
Sırt : İki akarsu vadisini birbirinden ayıran ve birbirine ters yönde eğimli yüzeyleri birleştiren yeryüzü şeklidir. Sırtların üzeri düz olabileceği gibi keskin de olabilir.
Sirk buzulu : Dağların tepesindeki ve yüksek yamaçlardaki küçük çanaklarda yeni oluşmaya başlayan buz türüdür.
Sismograf : Depremin süresi ve şiddetini ölçen alete sismograf denir.
Siyasi ve İdari Haritalar : Yeryüzünde veya bir kıtada bulunan ülkeleri, bir ülkenin idari bölünüşünü, yerleşim merkezlerini gösteren haritalardır. Bu haritalardan uzunluk ve alan bulmada yararlanılır. Ancak yer şekilleri hakkında bilgi edinilemez.
Siyenit : Yeşilimsi, pembemsi renkli iç püskürük bir taştır. Adını Mısır’daki Syene (Asuvan) kentinden almıştır. Siyenit dağılınca kil oluşur.
Step : Bakınız : Bozkır.
Stratosfer : Troposferin üstündeki atmosfer katmandır.
Sürekli Rüzgarlar : Genel Hava dolaşımına bağlı, sürekli basınç kuşakları arasında yıl boyunca yön değiştirmeden esen rüzgarlardır.
Ş
Şemosfer : Atmosferin stratosfer ile İyonosfer arasındaki katmanıdır.
T
Takke buzulu : Dağların bütün yamaçlarını kuşatan buzul türüdür.
Taraça : Bakınız : Seki.
Tarım : Toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla çeşitli ürünler elde etme işine tarım denir.
Taşküre (Litosfer) : Dünya'nın manto katmanının üstünde yer alan ve yeryüzüne kadar uzanan katmanıdır. Kalınlığı ortalama 100 km’dir. Taşküre’nin ortalama 35 km’lik üst bölümüne yerkabuğu denir.
Tebeşir : Derin deniz canlıları olan tek hücreli Globugerina (Globijerina)’ların birikimi sonucu oluşur. Saf, yumuşak, kolay dağılabilen bir kalkerdir. Gözenekli olduğu için suyu kolay geçirir.
Tektonik Göller : Yerkabuğunun tektonik hareketleri sırasında oluşan çanaklardaki göllerdir.
Tepe : Bir doruk noktası ve onu çevreleyen yamaçlardan oluşmaktadır.
Termik Basınç : Dünya'nın küreselliği nedeniyle ısınma ve soğumaya bağlı oluşan basınçlardır.
Termik Ekvator : Meridyenlerin en sıcak noktalarını birleştiren eğriye termik ekvator denir.
Ters Alizeler (Üst Alizeler) : Ekvator’dan (TAB), 30° enlemlerine (DYB) doğru esen üst rüzgarlardır. Her yerde ve her zaman görülmezler. Yeteri kadar sürekli ve güçlü değillerdir. 30° enlemleri çevresinde aşağıya doğru alçaldığından yağış oluşumunu engellerler.
Ticaret : Para kazanmak için yapılan alım satım işlerine ticaret denir.
Topoğrafya Haritaları : İzohips (eş yükselti) eğrisi yöntemi ile yapılır. Araziyi ölçekleri oranında ayrıntıları ile gösterirler. Ölçekleri 1 / 20.000 ile 1 / 500.000 arasında değişir. 1 / 20.000'den büyük ölçekli olanlar kadastro işlerinde ve askeri amaçlarla kullanılır. Bu haritalardan ölçek, uzunluk alan ve eğim hesaplamada yararlanılır.
Toprak Haritaları : Bir bölgenin toprak özellikleri ve dağılışları hakkında bilgi veren haritalardır. Bu haritalardan, yetiştirilecek ürünlerin belirlenmesi, buna bağlı olarak topraklardan daha iyi verim alınabilmesi gibi bir çok konuda yararlanılır.
Traverten : Kalsiyum biokarbonatlı yer altı sularının mağara boşluklarında veya yeryüzüne çıktıkları yerlerde içlerindeki kalsiyum karbonatın çökelmesi sonucu oluşan kimyasal tortul bir taştır.
Traverten : Genellikle sıcak su kaynaklarının yakınında ve kalsiyum karbonatlı suların yayılarak aktığı alanlarda, kirecin çökelmesi ile oluşan basamaklardır. En güzel örnekleri Denizli-Pamukkale’dedir.
Troposfer : Atmosferin, yeryüzüne temas eden, alt bölümüdür.
Tundra : Düşük sıcaklığa ve kuraklığa uyum sağlamış olan kısa boylu çalılar, otlar ve yosunlardır. Bu bitki örtüsüne tundra adı verilir.
Turizm : İnsanların görme, tanıma, dinlenme, eğitim, spor, tedavi ve kutsal yerleri ziyaret etmek amacıyla yaptıkları gezilere turizm denir.
Turunçgiller (Narenciye) : Portakal, mandalina, greyfurt, turunç ve limon bitkilerine genel olarak turunçgil denir.
Tsunami : Bakınız : Dalgalar.
Türkiye’nin Matematiksel Konumu : Türkiye 36° - 42° Kuzey enlemleri, 26°-45° Doğu boylamları arasında yer alır.
U
Uvala : Genişleyip, derinleşen dolinlerin birleşmesiyle oluşan, dolinlerden daha büyük çukurluklardır. Uvaların düzensiz şekle sahip olması ve tabanlarındaki erimeden geriye kalan kalker çıkıntıları dolinlerden kolayca ayırtedilmesini sağlar.
Ü
Üçüncü Zaman (Neozoik) : Günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır. Üçüncü zamanın yaklaşık 63 milyon yıl sürdüğü tahmin edilmektedir.
Zamanın önemli olayları : Kıtaların bugünkü görünümünü kazanmaya başlaması. Linyit havzalarının oluşumu. Bugünkü iklim bölgelerinin ve bitki topluluklarının belirmeye başlaması. Alp kıvrım sisteminin gelişmesi. Nümmilitler ve memelilerin ortaya çıkışı. Üçüncü zamanı karakterize eden canlılar nummilit, hipparion, elephas ve mastadondur.
V
Vadi : Akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza doğru sürekli inişi bulunan, uzun çukurluklardır.
Vadi buzulu : Sürekli beslenerek sirkten taşan ve vadi boyunca aşağı hareket eden buzul türüdür.
Volkan Bacası : Mağmanın yeryüzüne ulaşıncaya kadar geçtiği yola volkan bacası denir.
Volkanik Göller : Volkanik patlamalar ile oluşan çanaklardaki göllerdir. Krater gölü, kaldera gölü ya da maar gölü gibi çeşitleri vardır.
Volkanik Tüf : Volkanlardan çıkan kül ve irili ufaklı parçaların üst üste yığılarak yapışması ile oluşan taşlara volkan tüfü denir.
Volkanizma : Yerin derinliklerinde bulunan magmanın patlama ve püskürme biçiminde yeryüzüne çıkmasına volkanizma denir.
Volkan Konisi : Lav, kül, volkan bombası gibi volkanik maddelerin üst üste yığılması ile oluşan koni biçimli yükseltiye volkan konisi, koni üzerinde oluşan çukurluğa krater denir.
Y
Yağış : Havadaki nemin doyma noktasını aşıp, su damlacıkları, buz kristalleri veya buz parçacıkları şeklinde yoğunlaşmasına yağış denir.
Yamaç : Yeryüzündeki eğimli yüzeylerdir.
Yanardağ : Mağmadan gelen ve yer kabuğundaki çatlaklardan püsküren lavların yığılması sonucunda o bölgede dağlar oluşur. Bunlara yanardağ ya da volkan adı verilir.
Yarma Vadi (Boğaz) : Akarsuyun, iki düzlük arasında bulunan sert kütleyi derinlemesine aşındırması sonucunda oluşur. Vadi yamaçları dik, tabanı dardır. Akarsuyun yukarı bölümlerinde görülür.
Yayla : Yaz aylarında hayvan otlatmak veya tarımsal faaliyette bulunmak amacıyla gidilen geçici yerleşmelerdir. Yaylalar dinlenmek amacıyla gidilen yazlık sayfiye yerleri de olabilir.
Yerel Saat : Bir noktada Güneş'in gökyüzündeki konumuna göre belirlenen saate yerel saat denir. Aynı boylam üzerindeki noktalarda yerel saat aynıdır. Herhangi bir meridyenin Güneşin tam karşısına geldiği an, meridyen üzerindeki tüm noktalarda yerel saat 12.00'dir.
Güneş, doğudaki bir noktada batıdaki yerlere göre daha önce doğar ve daha önce batar; bu nedenle yerel saat doğudaki yerlerde daha ileridir.
Yıldız : Türkiye’ye kuzeyden esen soğuk rüzgarlardır. Karadeniz kıyılarına yağış bırakırlar. Kar yağışına neden olurlar. Karayel ile karışık estiğinde kar fırtınaları görülür.
Yıldız : Güneş gibi, kendiliğinden ısı ve ışık veren gök cisimlerine yıldız adı verilir.
Yoğunlaşma : Atmosferdeki su buharının gaz halden sıvı ya da katı hale geçmesine yoğunlaşma denir. Yoğunlaşmanın temel nedeni sıcaklığın düşmesidir.
Yöre : Bölüm içerisinde farklı özelliklere sahip, bölümden daha küçük birimlerdir. Iğdır Yöresi, Göller Yöresi, Menteşe Yöresi gibi.
Yörünge Düzlemi : Bakınız : Ekliptik.
Yükseklik : Ağır bir gaz olan su buharı, yerçekiminin etkisiyle fazla yükselemez. Yoğunlaşma sonucu yağış tekrar yeryüzüne düşer. Yükseldikçe hava soğuyacağından havanın su buharı taşıma kapasitesi dolayısıyla buharlaşma azalır.